Hayatımız boyunca hep çevremizdeki insanlarla bir yarış içerisinde olmuşuzdur. Bu geçmişten günümüze değişmeyen insanın sahip olduğu bir duygudur, rekabetçilik. Bazıları hep en iyisi olmak için çabalarken bazıları hayatta pes etmiştir. Herkesin yukarı ve aşağı noktaları vardır, hayatta hiçbir şey çabalamadan elde edilmez. Başarıya ulaşmak zorlu bir yoldan geçer, insan çok acı da çeker çok mutlu da olur bunun ortası yoktur. Peki bunların hepsi nasıl zorluklarla gerçekleşir?
Başarı sabit bir tanımı olmayan, herkeste farklı sonuçlar doğuran izafi bir kavram. Çevreye göre, kültüre göre, imkanlara göre, zamana göre hatta cinsiyetlere göre değişiklik gösterebiliyor. Aslında kişileri başarılı yada başarısız gösteren temel nokta hedeflerdeki eksikliktir. Başarı denildiğinde akla ilk gelen şey aslında sonuçlardır. Zengin insanlar başarılı olarak anılır, ancak zenginlik bir hedef değildir. Belirli iş sonuçlarını elde etmiş kişiler, yaptıkları işin karşılığında yüksek gelire sahip olmaktadır. Rol model olarak belirlediğimiz zengin kişinin katlandığı sıkıntıları, yaşadığı süreci ve bunların sonunda ortaya çıkanları doğru tanımlamak başarılı olmanın temel noktasıdır. Başarı ile ilgili yanılgılardan bir tanesi de başarının üstün yeteneğe bağlı olduğuna inanılmasıdır. Bunun doğru olmadığını kanıtlayan birçok örnek var. Yetenekli olmasına rağmen özel hayatına ya da sağlığına dikkat etmeyen sporcuların en sonunda yaşadığı başarısızlık durumu gibi. Üzülerek söylemeliyim ki başarılı olmanın rafine edilmiş bir reçetesi yok; ancak gerçek şu ki başarıyı sadece üstün yetenekli insanlar elde etmez. Muazzam yeteneklerin boşa çıktığını görebildiğimiz gibi, aynı zamanda beklenmedik şekilde başarılı olan sıradan insanları da iş hayatında görüyoruz.
İnsan başarılı olmak istiyorsa davranışlarını da hedeflerine göre ayarlamalıdır. İlk olarak çaba göstermelidir, çaba gösterilmeden yapılan işler başarıdan sayılmaz. Öğrenmeye açık olmalıdır, kendinizi ne kadar bilgili sansanız bile hep size yeni şeyler katacak, size yeni şeyler öğretecek insanlar karşınıza çıkacaktır. Onlardan öğrenmek sizi daha ileri taşıyacaktır. Hazır olmalıdır, yüzleşeceği her zorluğa hazır olmalıdır. Öyle zamanlar olur ki insanlar sizi yarı yolda bırakır. Peki siz ne yapacaksınız, pes mi edeceksiniz? Hayır. Pes etmek insanın hayata boyun eğmesidir. Pes edenler güçsüzlerdir. Bir işe koyulmuş her girişimci sırtında taşıyacağı yükün farkında olmalıdır. Yanınızda kimse olmasa bile devam etmeye razı olmalıdır. Unutulmamalı ki önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir. Başarı için ulaşılabilir hedeflere, hedeflere ulaşmak için bir yol haritasına, yol haritasında potansiyeli gerçekleştirmeye, potansiyeli gerçekleştirirken kontrollü davranışlar sergilemeye ihtiyacınız var.
Başarıya ulaşıldığında saklanmalı mı yoksa gösterilmeli mi? Bence başarı saklanmaya değer bir şey değil. Verdiğiniz zaman, emek ve çaba elbette sizi daha özgüvenli biri haline getirir ama bunu diğer insanlara kanıtlamak sizi daha mutlu eder. Size başaramazsın diyenlerin hepsini haksız çıkarmak kendinizle gurur duymanızı sağlar. O yüzden Montaigne’in de dediği gibi “Kendini olduğundan az göstermek tevazu değil, budalalıktır.”