Başarıya Giden Beş Adım

‘Çalışmak her şeyi fetheder’ demiş Victor Hugo. Doğduğumuz günden itibaren bir şeyleri yoluna koymak için hep çaba sarf ederiz; emekleyerek başlarız daha sonra yürürüz, çok mutlu oluruz, konuşmaya çalışırız hep üstüne gideriz tekrar sonuç olarak bir kucak dolusu sevgi alırız fakat en sonunda da başarının verdiği tat hep damağımızda kalır. Peki bunu her seferinde yaşamak için ne yapmalıyız?

Dünyaya bakınca hep bizi daha da çok çalışmamızı sağlayacak öyküler dinledik, okuduk ve bu öykülerin kahramanlarının hayatlarına, prensiplerine daha da yakından bakınca sadece bir şeye odaklanmadıklarını görmek pek de zor olmadı. Önemli olan her şeyi hep bir arada yürütmekti. Eğer gerçekten bir şey de başarılı olmak istiyorsak diğer sorumluluklarımızı da bir rafa kaldıramayız özellikle de öğrenci hayatında. Günde 15-17 saat arasında uyanık olduğumuzu varsayarsak sadece bir şeye odaklanıp o konuda başarılı olmayı başarıdan sayamayız zira bu başarıyı elde etmek pek de zor olmamıştır. Peki bunları nasıl yürüteceğim diye sorarsanız cevabı çok da zor değildir. Sadece sizin bir kaç maddeye ihtiyacınız olacak.

Birinci altın kuralımız; plan yapmaktır, kimilerine göre zaman kaybı gibi gelir oysaki plan yapmak size fazladan zaman kazandıracaktır. Montaigne‘in de dediği gibi ‘yeterli zaman her zaman vardır; yeter ki doğru kullanalım.’ Bu kural sadece öğrencilik hayatında değil, hayatın her yerinde altın bileziğimiz olmalıdır. Unutmamamız gereken nokta gerçekçi olmaktır çünkü her gerçekçi olup uyduğunuz noktada bir yaptığınız planı da gerçekleştirip bir sonraki adıma motivasyon kazanmış olursunuz fakat bununla birlikte gelecek adımlarınıza da yön verirsiniz.

İkinci önemli kuralımız ise kendimize olan güvenimiz hep yanımızda taşımaktır ve tabii ki bu güveni de hedeflerimizi yüksek tutarak sağlamamız gereklidir. Kendinize sınıfın en iyisi olmak zorunda değilsin, ortalamada kalman yeterli derseniz aleyhinize bir hamle daha yapmış olursunuz ve bu da ister istemez sizi bir adım düşürür. ‘Yapacağım, başaracağım, bunun için hiçbir engel yok’ demek o yolu yarılamışsınız demektir.

Üçüncü kuralımız ise pes etmemektir. Pes etmek sadece o işe gönül vermeyenlerin yapacağı bir iştir. Bir işi başarmak aslında bir çocuğa bakmak gibidir ona bütün ilgimizi dengeli bir şekilde verirsek yeri geldiğinde doğru şekilde eğitirsek bunun bize pozitif bir yansıması ister istemez olacaktır lakin bu yolda pes edersek bize örnek olacaktır ve gittikçe elimiz altından kayıp gidecektir. Önemli olan ben başarısız olmadım. Sadece çalışmayan fazlaca yol buldum demektir ve çoğu başarısızlığa böyle bakmak bile hayatınızda birçok şeyi değiştirecektir.

Dördüncü prensibimiz ise hiçbir şey için geç olmadığını kendimize açıklamaktan geçer. Zira Ray Kroc, McDonalds’ı 52 yaşında kurdu, Henry Ford, FORD’u 40 yaşında kurdu ve Harland Sanders ise 65 yaşında KFC gibi büyük bir yemek markası çıkardı. Bunları gördükten sonra size soruyorum sizce bizim hep engel olarak gördüğümüz ‘geç’ kavramını şimdi nasıl düşünmeliyiz? Önemli olan hayallerindeki alevi tutuşturacak kıvılcımın içimizde olması değil midir?

Beşinci kuralımız ise negatif geri bildirim almaktan asla korkmamaktır. Hayatınız boyunca hep sizi eleştiren olacaktır belki bu çıkarcı bir düşünceyle belki de yardımcı olmak içindir fakat böyle durumlarda sizin yapmanız gereken bunları çok dikkatli dinlemektir ve bunları yok saymaktansa geliştirmeye bakmanız sizi her zaman bir adım daha profesyonel yapacaktır.

Hepsini üstüne bir şey denmesi gerekirse bütün bunları yaparken kim olduğunu ve ne istediğini asla unutmamaktır. Senin hakkındaki bütün gerçekler hep senin zırhın olmalıdır.

kaynakça

 

 

 

 

 

 

(Visited 84 times, 1 visits today)