Saatime baktım. Çok geç kalmış sayılmazdım. Geç kalsam bile kimse beni sorgulamazdı. Cam kapıdan girdim. Benim için ayrılan yere oturdum. Üst düzey yönetici olarak benim de iş başvuru mülakatına katılmam istenmişti.Seve seve kabul etmiştim .İş başvurusu için gelen adaylara baktım. Endişeli olduklarını yansıtmamaya çalışıyor gibiydiler .Daha da heyecanlandırmamak için gözlerimi üzerlerinden çekip cama baktım. Yanımızdaki şirkete çarptı gözlerim .Büyük harflerle BENİM TERCİHİM ,şirketin adı, yazıyordu. Yaklaşık sekiz yıl önceye kadar en büyük rakibimiz olan Benim Tercihim artık rakibimiz bile değildi . Dudaklarımda hafif bir tebessüm oluştu.Mülakatın başlamasına dakikalar kala yıllar önce şirkete girmek için girdiğim mülakatım geldi aklıma.
20 yıl önce bugünler
“Kuzey dosyalarımı bulamıyorum . Nereye koydun? “
Mülakata yaklaşık bir saat kalmıştı ama ben hala evden çıkamamıştım . Oda arkadaşımın uykulu sesi geldi içeriden .
“ Nereye koyduysan oradadır.”
Gerçekten mi ya bu niye benim aklıma gelmemişti ki.
Yarım saattir aradığım masanın üstündeki dosyayı bulduktan sonra evden çıkabilmiştim sonunda. Otobüs durağına gidip beklemeye başladım . Şansıma iki dakika sonra bir otobüs geldi. Şirketin kapısının önüne geldiğimde heyecandan ellerim titriyordu. Bu şirkete girmeyi çok uzun bir süredir istiyordum. Sonucun olumlu olacağını düşünerek kapıdan girdim. Beni diğer adayların beklediği salona yönlendirdiler. Büyük kalabalığı gördüğümde bütün umudum paramparça oldu. Ne kadar çok insan başvuru yapmıştı. Kendimi motive etmeye çalıştım. Türkiye ’ nin en iyi üniversitelerinin birinden mezun olmuştum. Elimde tuttuğum CV de birçok başarılarla doluydu. Adım anons edildiğinde büyük bir gülümsemeyle odaya girdim. Sessizce bana ayrılan sandalyeye oturdum. Geleli yaklaşık iki dakika olmuştu ama beni fark etmiş gibi bile görünmüyorlardı.
“Merhaba.” dedim . Varlığımı hissettirmek için.
Kafalarını çevirip bir süre baktıktan sonra orta yaşlarda hayattan bıkmış bir adam elinde tutuğu CV’me baktıktan sonra konuştu.
“Açık olmak gerekirse bunlardan bize günde beş tane geliyor neden sizi tercih edelim ki?”
“Kendimi geliştirmeye çok açığım. Görebileceğiniz gibi bunun için çok fazla şey yaptım ve yapmaya da devam ediyorum. “
Alaycı bir tebessüm belirdi dudağında. Bozulduğumu belli etmemeye çalışarak su aradı gözlerim odada. Jürilerin hepsinin önünde su ve bardak vardı ama adayların oturması için olan masada su yoktu. Gözlerimi tekrar jürilere çevirdim. Orta yaşlı hayattan bezmiş başka bir jüri konuştu.
“ Sizi neden şirketimize alalım ki?”
Nasıl bir yere gelmiştim ben böyle.
“Bu şirkete ve kendime çok fazla şey katacağıma inanıyorum. En kısa zamanda size ne kadar çalışkan olduğumu da göstereceğimi eminim. “dedim.
“ Zayıf yönlerinizden bahseder misiniz ?”
“Çok önemli olmayan detaylara çok fazla zaman harcıyordum . Şimdi öncelik listesi yapmakta ve zamanımı düzenli kullanmakta çok daha iyiyim.” dedim ses tonumu sabit tutmaya çalışarak .
Ortam gerçekten çok gergindi ve sorular çok yavaş ilerliyordu.
“Bize neler katabilirsiniz?” dedi ilk soruyu soran orta yaşlı adam.
“Aslında bunun için ayrı bir rapor hazırlamıştım isterseniz dosyamdan bakabilirsiniz.” dedim.
Dosyayı açtı ve yazdıklarımı okumaya başladı. Alaycı bir ses tonuyla :
“Demek şirket adımızı beğenmediniz .Hatta bizim için yeni bir ad bile bulmuşsunuz : BENİM TERCİHİM.”dedi son kelimeyi bastırarak.
“Burası bir reklam şirketi daha yaratıcı bir isme ihtiyacı olduğunu düşündüm.”dedim.
Bunlar da odadan çıkmadan daha doğrusu kibarca kovulmadan önceki son sözlerimdi.
Günümüz
Yıllar önce kabul edilmediğim üstelik isimlerini değiştirip benim önerdiğim adı kullanan “Benim Tercihim’in” önüne “Herkesin Tercihi’ni “yani kendi şirketimi kurmuştum. Şu an onlardan çok daha başarılıydık. Herkesin Tercihi ulusal , uluslararası birçok ödüle layık görülmüştü. Yüzümdeki tebessümle yavaş yavaş başlayan toplantıya verdim dikkatimi.