Benim için hayat, kimi zaman umutsuzluğa kapılacağımız, kimi zaman sevinçten yerimizde duramayacağımız, kimi zaman üzülüp kimi zaman ağlayacağımız birtakım olaylar silsilesidir. Önemli olan; hayatın bize ne yaşattığı değil, bize ne öğrettiğidir. Ünlü Amerikan yazar Dale Carnegie’ın da dediği gibi “Batan güneş için ağlamayın. Yeniden doğduğunda ne yapacağınıza karar verin.”
Muhakkak siz de okumuşsunuzdur meşhur bir başarı öyküsü. Fark ettiniz mi bilmem fakat genelde gündeme yansıtılan kısım bu insanların nasıl, hangi şartlar altında kendilerini geliştirerek başarılı olduğu değil; başarılarından kazandıkları paranın miktarı veyahut ne kadar ünlü olduklarıdır. Eğer bu başarı öykülerinin gerçekten öğüt verici ve öğretici olması amaçlanıyorsa kesinlikle bahsedilmesi gereken ilk husus bu insanların başarısızlıklarıdır. İnsan denen yaratık öyle bir varlıktır ki, gerçek başarıyı tatmadan önce muhakkak ki hata yapacaktır.
Elimizden asla düşürmediğimiz iPhone’ların ve yine Apple markalı diğer sansasyonel teknolojik ürünlerin günümüze kadar gelmesine öncülük etmiş, büyük bir beyin olan Steve Jobs’un çok güzel bir başarısızlık öyküsü vardır. Kendisi yalnızca yirmi yaşındayken evinin garajında, yorulmadan uğraşarak yıllar sonra bir trilyon dolar kadar değerlenecek olan Apple’ı kurmuştur. Ne komiktir ki, Steve Jobs, kendisinin de kurucusu olduğu bu şirketten 1985 yılında yaptığı bazı stratejik hatalar sonucu kovulmuştur. Bu sırada Apple büyük bir düşüşte ve batmanın eşiğindedir. Kovulduktan sonra derin bir üzüntü ve umutsuzluğa kapılan Jobs, kısa zamanda bu hüznünü ateşli bir hırsa çevirmiş ve bir ortakla beraber kendi yazılım şirketi olan neXT’i kurmuştur. 1996’da Apple, neXT’i satın alıp Steve Jobs’u CEO yapmıştır. Jobs’ın şirkete geri dönüşünün efsanevi olduğu ve geçmişteki hatalarından ders aldığının aşikar olduğu da o dönemdeki çalışanlar tarafından belirtilir. Steve Jobs, yıllar sonra yaptığı bir açıklamada “O dönemde bunu görmekte oldukça zorlanmıştım ancak Apple’dan kovulmak hayatımda başıma gelen en güzel şeydi. Kovulmak, beni başarılarımın zirvesinden alıp tekrar başlangıç seviyesine indirgemişti. Kendimden daha az emin olduğum bir seviyeye… Hayatımdaki en yaratıcı dönemlerden birine giriş yapmıştım.” diye belirtmiştir. Jobs farkında olmadan bu büyük başarısızlığını devasa bir başarıya çevirmişti. Şirkete geri döndükten sonra ise Apple hızla yükselmeye başlayıp günümüzde bile hala en çok satan birçok Apple ürününün üretiminde öncülük etmiştir.
İnsanın fark edemediği şey şudur: Her başarısızlık aslında başarı yolunda atılan büyük bir adımdır. Edison ampulü icat edene kadar yüzlerce deneme yapmıştır. Bu kadar denemenin ardından hala vazgeçmeyen Edison’a, “Devam edecek gücü nereden buldun?” diye sorulur. “Ampulün icadı aşamalı bir süreçti. Hata gibi görünen ilk birkaç yüz aşama, beni son aşamaya götüren öğrenmelerle doluydu.” der, Ampulü icat ettikten hemen sonra. Hayat da bunun gibi aşamalı bir süreçtir. Başarısız ola ola öğreniriz başarılı olmayı. Hatalarımızdan ders çıkararak ve daima yenilgiler karşısında daha da hırslanarak karşılık vermeliyiz hayata.
Bir başka benzer öykü de spor camiasının önde gelen isimlerinden Michael Jordan’a aittir. Kendisi günümüzün en başarılı basketbolcularından olmasına karşın küçükken defalarca hevesi kırılmış, yetersiz olduğu gerekçesiyle okulunun basketbol takımından atılmıştır. Jordan bu hikayeyi bugün gururla anlatmaktadır. Geçmişteki başarısızlıklarının onu hırslandırdığını ve bugünlere getirdiğini belirtir.
Sözlerimi Jordan’dan bir alıntı yaparak sonlandırmak istiyorum: “Kariyerim boyunca 9000’den fazla şut kaçırdım ve 300’ü aşkın maç kaybettim. En az 26 kritik anda, maçı kazanma görevi bana verildiği halde bunu başaramadım, sayısız defa başarısız oldum. Kısacası kariyerimdeki başarımı, bahsettiğim bu başarısızlıklara borçluyum.”
Siz siz olun tökezlediğinizde ya da düştüğünüzde kalkıp devam etmekten korkmayın!
Kaynakça:
- https://abcnews.go.com/Technology/steve-jobs-fire-company/story?id=14683754
- https://www.uplifers.com/ilham-veren-5-basarisizlik-hikayesi/