İnsanlar hayatlarının her anını kendilerine koydukları hedeflere ulaşmayı bekleyerek ve bunun için çalışarak geçirirler. Hepimiz hedeflediğimiz işlerde başarılı olmak için çeşitli birçok yola başvururuz. Bunca çabanın yanı sıra hedefimize ulaşırken geçtiğimiz yoldaki en önemli etkenlerden birisi, ruh halimizdir. Duygu durumumuz; motivasyonumuzu, yaptığımız işe verdiğimiz önemi, dikkatimizi toplayabilmemizi ve işi yapış hızımızı büyük ölçüde etkiler.
Waterloo Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Tara McAuley ve araştırma görevlisi Martyn S. Gabel, insanların keyifsiz olması durumunda başarılarının nasıl etkilendiği üzerine bir araştırma yaptılar. Araştırma sonucu bu ruh halinin bazı insanlarda olumlu bazılarında ise olumsuz etkisi olduğunu gösteriyor. Kötü bir duygu durumu içerisinde olmak atılgan kişileri özellikle yöneticilik anlamında daha iyi olmaya sevk ederken sakin yapıdaki insanları genellikle olumsuz etkiliyor. Fakat bu sonuçlar birçok farklı etkene dayandığından anlık bir deneyle ölçülmesi çok kolay değildir.
Her ne kadar olumsuz bir ruh hali bazı durumlarda insanların hızlı düşünüp problem çözme yeteneğine katkı sağlasa da uzun vadeli bir başarı düşünüldüğünde bu duygu durumunun kişiyi büyük ölçüde etkileyeceğini düşünüyorum. Çünkü hedeflerimize ulaşırken geçtiğimiz yolda bize çabalamayı sürdürmemiz adına en çok güç veren şey motivasyonumuz ve umudumuzdur. Kötü bir ruh hali içerisinde iken yüksek bir motivasyona sahip olmak oldukça zordur. Bunun yanında bu ruh hali beraberinde stresi de getirir ve ben stres altındayken başarı elde etmenin çok daha zor olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bu durum bizi ümitsizliğe sürükler. Umudun başarı elde etmekteki önemini anlatabilecek pek çok örnek verilebilir. Bunlardan başlıcası Atatürk’tür. Atatürk, en zor zamanlarda bile ümitsizliğe kapılmamış ve kötü bir ruh hali içerisine girmemiştir. Onun bu özelliği sayesinde birçok başarı elde edilmiştir.
Ruh halimizin olumsuz olması kaygılarımızın büyük ölçüde artmasına sebep olur. Bu da dikkat edilmesi gereken bir stres unsurudur. Aklımızda; yapacağımız işe dair pek çok soru işareti, belirsizlik ve başarısız olma ihtimalleriyle başladığımız işler genellikle başarısızlıkla sonuçlanır. Çünkü kötü ruh hali içerisindeyken odaklandığımız nokta genellikle başarı değil, başarısızlık ihtimalidir. Örneğin üniversite sınavına hazırlanan bir genci ele alalım. Sınava hazırlık sürecini aklındaki bir sürü kaygıyla geçirdiğinden dolayı zaten bir telaş içerisinde olan öğrencinin, sınav esnasında duygu durumuna bir de panik eklendiğinde yapabileceği şeyleri bile yapamayacak bir duruma gelir. Bu da bize kötü ruh halinin böyle durumlarda stres ile başa çıkmamızı güçlendirdiği gibi başarı oranımızı da düşürür.
“Kötü bir ruh hali başarının anahtarı olabilir mi?” diye soracak olursak her ne kadar bazı istisnalar olsa da genele bakıldığında böyle bir şeyin olması düşük bir ihtimale sahiptir. Bu durum sadece başarımızı değil, günlük yaşantımızı ve hatta sağlığımızı etkileyebilir. Yine de olumsuz durumlarda başarısızlıklarımızı hırs ile birleştirip motivasyonumumuzu kaybetmemek yapılabilecek en mantıklı şeydir.