“İyi şeyler asla konfor alanlarından gelmez. Başarı istiyorsak rahatsız olmaktan memnun olmalıyız.” Bu görüş her zaman beni motivasyon etmiştir çünkü eğer bir şeyi yaparken rahatsak daha sınırlarımızı geçememişizdir. Ancak sınırlarımızı geçmek her zaman başarı getirmeyebilir. O zaman, başarı nedir?
Başarı kişiden kişiye değişen bir olgudur ancak herkes tarafından yakalanmak ister. Bazıları sınırlarını aşmadan yakalarken bazıları sınırı silip geçer. Bu ne kadar kişiye zarar versede artık kişi için çok geçtir, başarı isteği gözünü karalamış ve hedefe odaklamıştır. Sırf bu yüzden kendi cinsini, insanları, öldüremeye meyilli hatta öldüren var. Başarının sadece isteği bu kadar zarar vericiyken başarının kendisinin nasıl zararları vardır? Bi kere elde ettikten sonra bir daha bırakmamak için varı yoğu ile sarılıp hem çevresini hem kendini unutandan tut elde ettikten sonra bir daha kaybetmeyeceğini sanıp tüm uğraşlarını kenara atan insanlar oluşturmaya kadar çeşitli etki yaratabilir başarı.
Bu bahsedilen görüş hakkında katılmadığım tek bir konu var, oda iyi şeylerin sadece konfor dışı olacağı. Eğer iyi şeyler sadece konfor alanının dışındayken gerçekleşebiliyor ise gerçekleşmemesi bazen daha yararlı dahi olabilir. Bu yüzden her şey bir denge içersinde olmalı, ne başarı ne de konfor alanı tek gerçeklik olmamalı. Sınırlar aşılamadan, zorlanmadan elbet yapabileceğimiz şeylerin gerisinde kalırız ancak eğer bunun sonrasını mutlu bir şekilde geçiremeyecek kadar kendimizi zorlarsak bir manası kalmaz. Albert Einstein’ın söylediği “Dünden ders çıkar, bugünü yaşa, yarın için umut et!” sözünden esinlenerek yola çıkarak da anlayabileceğimiz gibi, zamanın tadını çıkartmalıyız. Çünkü düne dönemeyiz, sözde başarılı olmak için harcadığımız o zamanı geri alamayız. Başkalarından övgü almak için çabaladığımız o vakite değmediğini kaybettiğimiz dakika sayısını özleyince ancak anlıyoruz. Peki başkalarının başarısı bizi nasıl etkiliyor? Çevremizin bizden kat ve kat başarılı olması onlar gibi olmaya bir süre motive etsede günün sonunda sadece kıskanç ve hırslı bir kafa yapısı ile yalnız kalırız. Ne yaparsak yapalım onlar gibi başarıyı sürekli bir biçimde elde edemeyeceğimiz düşüncesi içten içe bize yer ve bunu fark ettiğimizde artık bir manası kalmaz çünkü çoktan pes etmiş oluruz. Bizden kat ve kat başarısız bir çevre ise başta bir ego yaratsada süre içersinde bizide yanına çeker çünkü başarıya verdiğimiz mananın varlığı yetkisini kaybeder ve bir boşluğa düşeriz, içinden çıkması cidden zor olan bir boşluk. Kendimize yakın bir çevre ise sınırlarımızı aşmayı engeller, bazen düşer bazen kalkarız ama bir türlü ikinci adımı atamayız. İşte bu yüzden çevre ile başarı ilişkilendirilmemeli, başkalarının başarısı ne olursa olsun onu düşüneni kötü etkiler.
Sonucunda görüşe katılıyorum ancak görüşün yazılı versiyonuna değil, kendi versiyonuma ve yüklediğim manaya. Çünkü başarı kişiden kişiye değişir ve bana göre olan anlamı görüşe ne kadar benzesede aynı asla olamaz.