Baş Döndüren Gelişmeler

Günden güne gelişiyoruz, değişiyoruz, büyüyoruz. Sürekli olarak yeni bir icat, bir buluş, yeni bir gelişmenin haberlerini duyuyoruz ekranlarda. Yenilik “eskimiş, yetersiz olan ya da zararlı sayılan şeyleri yeni, yeterli ya da daha yararlı şeylerle değiştirme, yenileştirme ya da yenileşme” olarak geçer sözlükte. Her gün hayatımıza katılan yeniliklerle düşüncelerimiz, bakış açılarımız de değişmekte. Peki onlarca, yüzlerce yıl öncesine dayanan yazısız kurallara uyarak değişikliklere ayak uydurmak, gelişmek mümkün mü?

Geleneklerimiz bu alışılması zor olabilecek yeniliklerin karşısında toplumlar olarak sağlam kalmamızda büyük bir rol oynamakta, geçmişteki yaşanmışlıklardan yola çıkılarak, toplumsal özelliklerimizden kopmadan bir yaşam sürebilmemize yardımcı olmaktalar. Geçmişimizin bu parçalarını gelişmeyi yavaşlatan sebepler olarak düşünmek çok akıl almaz bir davranış değil aslında. Sürekli eskilerin iplerine bağlı yaşamak ilerlememize, yeni adımlar atmamıza birer engelmiş gibi düşünebilir bazen. Ancak bizi köklerimize bağlı tutan bu geleneklerimiz teknolojinin, yeni düşünce tarzlarının hayatımıza kattığı baş döndürücü olabilecek buluşların bizi yıpratmamasını sağlıyor.

Toplumları birbirinden farklı kılan, şekillendiren en önemli faktör kültürel özellikleridir. Kültürel özelliklerimizin temelinde de geleneklerimiz yatmaktadır. Türkler tarih boyunca dillerine, örf ve adetlerine, geçmişlerine sahip çıkmışlar ve yeni jenerasyonların karşısında bu kültürel özelliklerini sapasağlam tutmayı başarmışlardır. Aynı zamanda her buluşun, hayatımıza yerleşmeye başlayan alışılmadık özelliklerin yararlı olmayabileceğini de akılda tutmamız gerekir. İşte burada da geleneklerimiz devreye girer. Mesela son yıllarda oldukça çok rastladığımız, milletlerin dillerinde yaşanan bozulma ve yabancılaşmalar Türkçeyi dilimize olan bağlılığımız sayesinde az etkilemiştir. Dilimize olan sadakatimiz uzun dönemlerdir toplumuza oturmuştur ve Türkçe ’de oluşabilecek bir yıkıma engel olmayı başarmıştır.

Bu olumlu yönlerin yanı sıra açık görüşlü olmamıza engel olabilecek geleneklerimiz bulunmuyor değil. Herhangi bir geleneğe abartılı olacak şekilde bağlı yaşamak doğru olmayacaktır. Çok eski zamanlardan bu yana süregelen ama artık ne toplum etiğine ne de mantığa uymayan gelenekleri ayırt etmek pek de zor olmasa gerek, işte bunlara sımsıkı tutunmak, aksini kabul dahi etmemek hem bireysel hem de toplumsal gelişmeye ket vuracaktır.

Önemli olan yeniliklere olabildiğince açık olmak, destek olduğumuz, sahip çıktığımız akımlara mantıklı düşünerek yaklaşmak olacaktır. Ne olursa olsun iki görüşü çok uçlarda desteklemek de yanlış olacaktır. Şunu bilmeliyiz ki geleneklerimiz bizi geçmişimizle, geleceğimizle, sevdiklerimizle ve inançlarımızla bağlı tutarlar. Ancak devrin çokça değişmiş olması artık bazı geleneklerin uygulanmasını mantıksız ve geçersiz kılacaktır. Farklılaşmak, evrimleşmek zordur ve bunların iyice oturarak gerçekleşmesi uzun süre alacaktır. Bu durumlarda geleneklerimizden, kültürümüzden çok uzaklaşmadan, kendimizi dünyaya ve buluşlara kapamadan ilerlemek toplum için sağlıklı olacaktır.

(Visited 47 times, 1 visits today)