BARAJ MI TARİH Mİ?

Hayatta önümüze hep hazır seçenekler konuluyor. Ya şunu yaparsın ya da bunu. Onu yaparsan şöyle olur, bunu yaparsan böyle olur. Böylece birçok konuda ne seçenek üretmemize ne de sonucunu düşünmemize gerek kalıyor.  Zaten ne yapabileceğimiz de ne yaptığımızda ne olacağı da bizim yerimize çoktan düşünülmüş oluyor.  Bana sorarsanız ben çocukların önüne boyama kitabı bile koymam. Neden bir başkasının hayal edip çizdiklerini boyamak zorunda kalsınlar ki? Bırakın kendi hayallerini çizsinler ve o çizgileri kendi hayallerindeki gibi boyasınlar.

Arkeolojik mirasımızı koruyup elektriksiz mi kalalım yoksa barajımız olsun da kültür mirasımıza mı ihanet edelim? Söyler misiniz neden her zaman olduğu gibi bu konuda da sadece iki seçenek üzerinde kafa yormak zorunda bırakılıyoruz? Tıpkı “Sanat sanat için midir yoksa toplum için midir?”,  “Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?”,  “Tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan? ikilimlerinde olduğu gibi! Ülkemizi bilim, sanat, ekonomi, kültür gibi uygarlık ölçütü olan   tüm alanlarda ileriye götürmek istiyorsak mevcut ikilimleri de, üçlemleri de, dörtlemleri de, yüzlemleri de hayatımızdan çıkarmalıyız. Başarı ancak farklı düşünebilenlerin eseridir.

Ben olsam arkeolojiden de enerjiden de  vazgeçmezdim. Baraj inşaatlarında yüzlerce insanın yanısıra günlük yaşamda göremeyeceğimiz boyutlarda  vinçler, kamyonlar ve diğer devasa iş makinalarının kullanıldığını  tahmin etmek zor değil. Bu müthiş insan ve makine gücünü ülkemizin iyi yetişmiş tüm arkeologları ile bir araya getirdiğinizde en fazla bir yıl içerisinde  sular altında kalacak tüm bölgede bütün kazılarınızı tamamlar ve çıkan bütün eserleri başka bir bölgeye nakletmiş olursunuz. Hatta bu eserlerle orijinal yerleşimine uygun şekilde yeni bir antik şehir bile  inşa edebilirsiniz. Yeter ki üniversitelerinize ve baraj inşaatınızı yapacak firmalara  bu sorumluluğu verin.

Boeing firması yaklaşık 50 sene önce dünyanın en büyük uçağını üretmeye karar verdiğinde  bu uçağı inşa edecek büyüklükte bir fabrikası bile yoktu. Üstelik hiç kimse bu uçağı inşa edip uçurabileceklerine bile inanmıyordu. Ama onlar ümitsiz seçeneklere  takılıp kalmadılar. Önce fabrikalarını,  sonra da uçaklarını inşa ettiler ve bu uçağı ilan ettikleri süreden daha önce uçurmayı başardılar. 1969 senesinde ilk uçuşunu yapan bu uçak  hala dünyanın en büyük uçakları arasında yer alıyor ve hala Amerikan başkanları bile bu uçağı kullanıyor. Ümitsiz seçeneklere sığmayanların eseridir Boeing 747…

(Visited 90 times, 1 visits today)