Bambaşka Bir Gezegen

Pazartesi sabahı yeni bir haftaya başlamak için zar zor yataktan kalktım. Yatağımın yanındaki terliklerimi ararken ayağıma bir taş çarptı. Tam, kardeşim Yiğit’e “Sen mi koydun bu taşı buraya?” diye bağıracakken gözlerimi açtım ve o anda bir de ne göreyim, aydaydım.

Durumu anlamam biraz zaman aldı fakat sonunda nefes aldığımı fark ettiğimde şaşkınlığım katlandı. Aydaydım ve rahatça nefes alabiliyordum! Birkaç dakika şaşkınlık içinde öylece durdum. Etrafıma bakarken, zemin pembe tozla kaplıydı. Terliklerimi giyip dolaşmaya başladım. Bu pembe tozla kaplı yer belki de bir gezegen değildi ama güneş görünüyordu. Saatler geçtikçe zeminin aslında toz değil, pembe kum olduğunu fark ettim. Bir günü burada geçirmiştim ve hava hiç kararmıyordu.

Dolaşırken uzun, sarmaşık gibi bir bitki buldum ve ona “Pembiş” adını verdim. Tatlı bir görünümü vardı ama dikenliydi. Güneşe doğru baktığımda bir mekik gördüm ve beni almaya geldiklerini düşündüm. Mekik bana doğru yaklaşırken içindeki astronotun siluetini seçebiliyordum.

Mekik yere indiğinde astronot bana yaklaştı, elimi sıktı ve yıllardır NASA’nın aradığı nadir pembe gezegeni bulduğumu söyledi. Bu kadar eşsiz bir yeri terk etmek istemediğimi fark edince astronota “Başka bir zamanda, başka bir yerde buluşmak dileğiyle.” dedim ve kendi kolonimi kurmak üzere yatağıma geri döndüm.

(Visited 2 times, 1 visits today)