İnsan doğası gereği kusurlu bir varlıktır. Aslında her ne kadar çoğu insan bunu kabul etmese de herkesin bir kusuru ya da en iyi olduğu veya da en kötü olduğu bir alan olabilir. Önemli olan bu kusurları olduğu gibi sevmek kusurlarıyla insanları/ kendimizi kabul etmektir. Aslında çoğu sorun bu noktada başlıyor. Çünkü bazıları kendini çok kusursuz görürken bazıları ise tamamen kendini kusurlu görüp kendini sevemiyor. Bu durumların ikisi de mental sağlığa iyi gelmeyen, insanı kötü etkileyen şeyler. Çünkü bir taraf kendini her yerde her zaman kusursuz gibi göstermeye çalışırken bir taraf ise kusurlarından dolayı kendini görünmez kılarak hayatı kaçırıyor. Peki iki taraf gibi olmamayı nasıl başarabiliriz?
İnsanlar bu iki taraftan biri olurken bazen farkına vararak bazen de farkına varmayarak yaptıkları en yaygın şey psikolojik yansıtma (psychological projection ) denilen bir mekanizmaya geçerler peki bu mekanizma nedir? Kişinin genellikle kendisiyle ilgili olumsuz ve kabul edemediği duygularını, özelliklerini bir başka kişiye, canlıya, nesneye aktarmasını içeren savunma mekanizmasıdır. Bu kendileriyle ilgili problem kişileri rahatlasa da karşıdaki canlıya olan zararı tahmin edilemeyecek kadar ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden bu yöntemin sağlıklı bir şey olduğu düşünmüyorum. Ve bu yöntemi hayatına katan ve sürekli kullanan insanlar ise zorba olarak tanımladığımız insanlardır. Zorba olan insanların çoğu bir o kadar kendine de zorbalık yaptığı için bu hale gelmiştir aslında
Kendimizi ne zaman birini suçlarken veya da aşağılarken bulduğumuzda aslında istemeden kendimizi tarif etmiş oluyoruz. Bunu yapmamanın en iyi yolu hiçbir insanın kusursuz olmadığını farkına varmak ve de kusur sahibi olmanın normal bir şey olduğunun farkına varmaktır. Bir yere kadar kusurları görmeyi marifet sanıyor insan evet ama bundan daha üstün bir meziyet vardır ki o da kendinin de herkes kadar kusurlu olduğunu görebilmektir. Unutmayalım ki birinin kusurunu görmek veya da ifşalamak bizi kişiden üstün yapmaz aksine bu kusurların bide de var olduğunu kendimize hatırlatarak o kusuru örtmeye çalışılmalı. Bu hem karşıdakine hem de kişinin kendisine daha iyi gelecek bir yöntem olduğu düşünüyorum.
Sonuç olarak aslında ne zaman birinde kusur görsek aslında o bakış açısının kendimize olduğu sürekli hatırlatırsak bunun doğal bir şey olduğunu, herkesin kusurlarıyla güzel olduğunu farkımıza varmamızı sağlar. Bu duruma Shakespeare’in ‘ bizleri biz yapan şey, tanrının bizi yaratırken mayamıza kattığı kusurlardır.’ Lafını hatırlamalıyız. İki tarafta da olmamayı sağlayacak en büyük unsurun bilinç olduğu bariz bir şekilde belli olduğu üzere bu bilice her zaman kendi kendimize sahip olmayabiliriz. Bu yüzden yaşadığımız duygular artık hayatımızı çok ciddi bir şekilde etkilemeye başladıysa başkalarını da üzmeye çalışmak yerine başkalarından yardım almayı denemeliyiz işte o zaman bunları kendi başımıza yaşamak zorunda kalmadan hem de kimseyi kırmadan doğru bir şekilde bilinçlenmiş ve daha sağlıklı bir hayat yaşarız unutmayalım ki kusurlar utanılacak veya da yokmuş gibi davranarak kurtulabileceğimiz şeyler değillerdir en iyi yolu onları kabullenip severek hayata devam etmektir.