Egehan 10 yaşında. Ve çok başarılı derslerine önem veren bir çocuktu. Annesi, babası ve küçük kız kardeşi Mila ile mutlu bir yaşantısı vardı. Bir gün okuldan geldi ve babası bu sefer işten erken dönmüştü. İş yerinde olanlar yüzünden biraz üzgündü. Egehan ” iyi misin babacığım?” diye sordu. İyi olduğunu söyledi babası. Yemeğini yedikten sonra odasına giden Egehan ders çalışıyordu. Annesi ve babası konuşuyorlardı. İstanbul’dan taşınacaklarını ve artık Bursa’da yaşayacaklarını duymuştu sanki. Dünyalar başına yıkılmıştı. Ne yapacaktı şimdi? Okulundan, öğretmenlerinden ve arkadaşlarından nasıl ayrılacaktı? Kafası karma karışıktı. Sabah oldu ve Egehan kahvaltıya inmedi. Halbuki hafta sonları annesiyle kahvaltı hazırlamak çok hoşuna giderdi ama bu sabah tam tersi oldu. Canı hiç bir şey istemiyordu. Annesi odasına geldiğinde o çoktan derse koyulmuştu. Annesi neler olduğunu anladı ve hiç üstüne gitmedi. Kardeşini parka götürdü. Babası da taşınma işlerini halletmeye gitmişti. Egehan ödevlerini bitirmiş, biraz dinlenecekti. “Tam o sırada bahçeden gelen gürültüyle yerinden sıçradı” ve ürkek bir şekilde sese doğru ilerledi ve karşısında evlerinin çatısından düşen beyaz bir kedi görmüştü. Kedi ayağını incitmiş kaçamıyordu bile. Sadece korkuyla mırıldanıyordu. Çok da acıkmıştı. Egehan onu içeriye aldı ve karnını doyurdu. Annesi geldiğinde durumu açıkladı ve onu bir veterinere götürdüler. Kedinin gelişiyle Egehan daha da mutluydu. Bir kaç hafta sonra da taşındılar. Yeni hayatına çabuk alışmıştı. Kedisi Mino ona adeta hayat arkadaşı olmuştu. Her şey yolundaydı ve sene sonu Egehan takdir almıştı. Güzel ve keyifli bir yaz tatili onu bekliyordu.
Bahçedeki Ses
(Visited 27 times, 1 visits today)