Çok eski çağlarda mevsimler insanoğlunun hayatında günümüzdekinden daha önemli idi. Yaşamla ilgili her şey dört mevsim ile çok yakından ilgiliydi. Zor geçmiş bir kışın ardından gelen bahar, tabiat ananın çiçekleri, yeşillenen bitkilerin uykusundan uyanması ve hayvanların yavrulaması, insanoğlu için büyük bir fırsat ve bolluğun canlanması demekti. İşte böyle bir dönemde bu Nevruz kutlamalarını başladığı söylenir.
Nevruz Bayramı’nın Anadolu’da ve Türk kültürünün yayıldığı bölgelerde de son derece köklü ve zengin bir geçmişi vardır. YENİ GÜN anlamını taşıyan Nevruz, dünyada başta Türkler olmak üzere bir çok halk ve topluluk tarafından kutlanır.
Geleneklerimize göre bu bayramda erkenden kalkılırmış. Çocuklar ağaçtan bir dal keserlermiş. Bu dala bahar çiçekleri asarlarmış. Çocuklar bu dalı alıp topluluklar halinde kapıları tek tek gezerler. Kapıda Nevruz türküsünü söylerlermiş. Ev sahipleri çocuklara hediye olarak yumurta, şeker gibi yiyecekleri sepetlere koyar, verdikleri mendilleri de dala bağlarlarmış. Bütün evler dolaşıldığında çocuklar verilenleri kendi aralarında pay ederlermiş.
Şimdi ise geleneksel olarak baharın gelişi kutlanıyor. Ateş yakılıp üzerinden atlanıyor. Yemekler pişiriliyor, toplu olarak yeniyor. Eğlenceli oyunlar oynanıyor.
Bahar bayramımız kutlu olsun.