Bağımsızlık Kıvılcımı

Samsun’a çıkarken Mustafa Kemal, kimse bilemezdi kafasındakileri. Yıkık bir milletin küllerinin 100. yılına ulaşan bir devlete dönüşeceğini kimse bilemezdi. Tarihler 1914’ü gösterirken başlayan harp, Osmanlı’yı emperyalist devletlerin işgalinde kalmaya sürüklemişti. 6 asırlık imparatorluk çöküşün eşiğinde, savaştan çıkan halk perişandı. Türk Milleti özgürlüğünü kaybetmişti. Emperyalist devletler Osmanlı’yı aralarında adeta bir pasta gibi paylaşıyorlardı. Fakat bilmedikleri yegane şey, genç bir Osmanlı subayının kafasında yankılanan bağımsızlık düşüncesinin, yakında tüm cihanda duyulacağıydı. “Ya istiklal ya ölüm!” Osmanlı’yı aralarında paylaşan emperyalistler bir şeyin farkında değildi. Silahlar düşünceleri öldüremezdi. Hele bu düşünce bir ulusun bağımsızlık isteği ise.  Bu düşünceyi paylaşan insanların bedenleri toprağa karıştı. Ama geride bıraktıkları düşünceleri yaşamaya devam etti. Bu düşünceler Mustafa Kemal’in önderliğinde bağımsızlık mücadelesini başlatacak kıvılcıma dönüştü. Bu kıvılcım tüm Anadolu’yu saracak bir yangına dönüştü. Bağımsızlık isteğiyle yanıp tutuşan halk işgalcileri bozguna uğrattı. Savaştan sonra eskiyen monarşi yerini cumhuriyete bıraktı. Cumhuriyet sadece bir rejim değildir. Cumhuriyet vatan toprağı için canını feda eden binlerce şehidimizin, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının bize bıraktığı en önemli şeydir. Hayatta olduğumuz müddet boyunca onu korumak ve yüceltmek bizim yegane görevimizdir. “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini,  Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.”  Cumhuriyetimizin 100. yılında Atamızı ve tüm silah arkadaşlarını saygı ve sevgiyle anıyoruz.

(Visited 7 times, 1 visits today)