BAĞIMLILIK MIDIR MUTLULUK?

Hayatımızı daha iyi,akıcı hale getirmek için pek çok insan kendine bir uğraş edinmek ister.Bu uğraşlar ise insanın içinde ukte kaldığı,yapmak istediği,yaptığında kendisi için zevkli olacağını düşündüğü şeylerdir.Daha da doğrusu hobi diyebiliriz,insanların kendine ek bir zaman yaratıp onlara ilgi göstermesine.İnsanlar kafalarını dağıtmak için bütün bedeniyle odaklanırlar ilgilendikleri zaman aralığında.Bu durum insanlar için kafasını boşaltmakla beraber çoğu zaman daha yorucu bir ortam yaratarak insanın bedenini de yorar.Yorulmuş bir bedenle siz veya ben ya da insanlar ne kadar hakim olabilir kendilerinin moralini bozacak gereksiz,sıkıcı durumlara veya yanlış anlaşılmalara.Sadece uğraş zamanında kafasını boşaltmamızla beraber etkisi bir süre daha devam etmektedir.Psikolojik açıdan insanların rahatlamasını sağlayan bu aktiviteler kendilerini mutsuz olduğu zamanlardan ayıklar.Bir enerji içeceği ya da sert bir türk kahvesi nasıl uykusuzluktan ayakta duramayan bir insanı ayıltıyorsa,insanların kendileri için ayırdıkları zaman da aynı değerde ideal bir form kazandırır insana.Bunları bağımlılık haline getirmek insanı iyi bir yolda devam etmesini sağlayabilir.

Şu ana kadar bahsettiklerim bana göre sadece kişinin başına kişiden ötürü sağlanan mutluluk destekleyicisidir.Şu ana dek anlattıklarım kesinlikle Paula Coelho’nun dile getirdiği “Kendinden başka bir şeye ne kadar bağımlı olursan o kadar az mutlu olursun.Mutluluk kendine yetebilmektir.” sözlerine zıttır.Peki,bu kitapları 56 dile çevrilen ve bir kaç filmde rol alan 1946 doğumlu dünyaca ünlü bu yazar,Paulo Coelho,bu kadar başarılı iken ne kadar yanılmış olabilirdi ki?

Hala yaşamakta olan bu denli başarılı biri gözlemdiği deneyimlerine,yaşadıklarına karşı cevaben bu sözleri söylemesi daha mantıklı geliyor bana.

 

 

İnsanlar her gün yaşadıkları rutin hayatlarında beklenmedik bir değişikliğe sahip olunca gizemli,ulaşılamaz bir manzaraya erişebilmek için  bir yolda devamlı devam etmelerini sağlar.Bu yol psikoloji ve felsefe de olduğu gibi devamlılık açlığını öne sürer.Manzara yaklaştıklarını farkettiren her bir işaret onları çaresiz bir şekilde umut içerisine sokar.Böylelikle hayatlarına yeni giren değişiklikler ne kadar sırandan da olsa insanlar için büyülü bir hal almış olur.

Bir durumun azı ne kadar zararlıysa çoğu da o denli zararlı bir virüs gibi insanın vücuduna girer ve kolaylıkla  çıkmak bilmez.Kişinin kendisinden çok değeri kendisinden başka bir şey hakketmemelidir.Lakin devam edilen bu yol insana daha değerli gözükür.Parayla bile satın alınamayacak sonsuz mutluluk kişiyle uzun sürmez.

 

Herkesin başına yaşamı boyunca bir kere gelecek olan aşık olma hissi ne kadar güzel ve önemlidir değil mi?   Yalnız insan bu yola istemli veya istemsiz ilk adımını attıktan sonra kafasındaki şey çoğu zaman karşılıklı olmasının ümididir.Kimse düşünmek istemez hislerinin karşılıklıksız olduğunu ya da düşünseler bile göz ardı ederler neler yaşayacaklarını.Kendi kafalarında onsuz olmaz algısı oluştutururlar kendine.Bu düşünce ise hırsla beraber bir dev gibi büyür insanın içinde.Bir bireyin başına gelebilecek en iyi şey bile bazen onda kendisinden dolayı büyük yaralar açabilir.Bunu bir sınav gibi de örneklendirebilirim daha iyi anlaşılması için.Yani  bir öğrencinin hayatını değiştirecek bir sınavdan öğrenci hayallerindeki nota sahip olmak için o sınava her şeyden daha önemli bir değer biçerse,kafasındaki düşünce,hayal gerçekleşmediğinde büyük bir depresyon boşluğuna girebilir. 

Bir uğraş,ilgi alanı ve bir canlı,kişi insanlar için elde edilemeyecek güzel ve olumlu sonuçlar doğurabilir.Ancak abartmadan verilen bir değerle birlikte mümkündür çünkü her şeyin fazlası her anlamda zararlıdır çoğu zaman.Kimse ilgi gösterdikleri için o olmadan yaşamam derse o zaman elde edebileceği mutluluktan o kadar uzaklaşmış olur.

 

 

(Visited 87 times, 1 visits today)