Özellikle bazı şeyler için geç kaldığını düşünenler için bir deyim vardır “Tolstoy’un bisikleti”. Dünyanın en büyük roman yazarlarından biri olan Lev Tolstoy önemli bir kavrama imza atmıştır. Hiçbir şey için geç değildir yeter ki isteyin anlamına gelen Tolstoy’un bisikleti, 67 yaşındaki Tolstoy’un 7 yaşındaki oğlu Vanechka’yı kaybetmesiyle başlamıştır. Küçüklüğünde de hiç bisiklete binmeyen Tolstoy oğlunun ölümünden üzülmüş ve etkilenmiştir. Ona bisikleti veren ise “Moskova Bisiklet Severler Derneği” olmuştur. Bu durum onun acısını bir nebze hafifletmiştir. Oğlunun hiç bisiklete binememesi ve kendisinin de sürmeyi bilmemesi onu öğrenmeye teşvik etmiştir. Her gün işlerini bitirdikten sonra arka bahçelerinde sürme denemeleri yapan Tolstoy görenleri hayrete düşürüyormuş. Ve zamanla bu insanlara ışık tutacak bir deyim haline gelmiş.
Birçok şeyi yapabilecek gücümüz ve inancımız olduğuna inanıyorum fakat bazen bir küçük tereddüt bile bizi yapmaktan alıkoyuyor. Başka bir tarihe atıyoruz,erteliyoruz zaman ilerledikçe gelecek yaşanmaya başlandıkça onu daha da erteliyoruz ve artık ileri atamadığımız da vazgeçiyoruz. Ama aslında en bize en uzak ve belirsiz ana kadar her şey mümkün. Yani ölüme kadar.
Kendisini Büyük anne ressam veya babaanne ressam olarak tanırız. 1860 yılının sonbaharı dünyaya gözlerini açmıştır. Ailenin 10 çocuğundan biri olarak hayatının ilk yıllarını kadınların çiftlikteki görevlerini öğrenerek geçirdi. Doğayı ve renkleri keşfetmeye orada çalıştı. Boş zamanlarını erkek kardeşleriyle oyun oynayarak ya da kağıt bebeklerine elbiseler yaparak geçirdi. Bu esnada resim yapmaya da başladı.
Ünü tereyağıyla başlasa da yıllar yıllar sonra bir gazeteci onu “Grandma Moses” olarak isimlendirdi. Moses büyüdü genç kız oldu sonra evlendi o da 10 çocuğun sahibi oldu. Onu çocukları bile çalışmaktan alıkoymadı. Moses diyor ki: “Çocukkları ben büyütmedim. Onlar kendi kendilerine büyüdüler” Çalışmaktan yılmayan, yorulmayan 45 yaşındaki Moses artık Virginia’daki evinde resim hayatına başlayacaktı.
Ve yıl 1918. Evini duvar kağıdı ile kaplamaya çalışırken duvar kağıtlarının yetmediğini görüyor ve duvarları kendi kendine boyamaya başlıyor. Resmi ormanda iri meşe ağaçları arasından, çitlerin ötesinde yeşillik içinde bir mavi göl manzarasıydı. Bu resim Anna Mary’nin ilk büyük resmidir. Çok hoşlanmıştı bundan ve devam etti.
İlk fuarında resimleri ilgi görmedi ama sonrasında hayatının dönüm noktası olan NewYork’lu koleksiyoncu Louis Caldor ile tanıştı. Louis bütün resimlerini satın aldı. Zaman geçtikçe daha çok sergiye katıldı ve resimler sattı artık onun adı “Grandma Moses”idi. Ve resimlerinden biri ödül kazanmıştı yaşı 81 iken.
Hiçbir şey için geç değildir sözünün kanlı canlı örneği olan Moses yaşamı boyunca ciddiye alınmadığı dönemlerde bile resim yapmaya devam etmiştir. Kendisi 101 yaşında aramızdan ayrılmıştır ve 100. doğum günüde ise “Hatıralar beynimizde kaydedilmiş tarihtir.” diyen Moses dünya için bir Tolstoy’un bisikleti denecek bir örnekten fazlası olmuştur.
http://www.altinsehiradana.com/Makale/babaanne-ressam-grandma-moses-1860-1961/454/