Azim, Mutluluk ve Hayat

Hayatımız boyunca bir şeylerle uğraşırız. En fazla bir ay uğraştığımız sonrasında sıkılıp bıraktığımız hobiler ediniriz. Bazen hayatımızı renklendirmek için bazen kafa dağıtmak için bazense hayatımızdan çıkan insanların, objelerin kısacası varlıkların yerini doldurmak onları bir nebze aklımızdan atmak maksadıyla yeni işlerle uğraşmaya, faaliyetler edinmeye başlarız. Fakat bazı insanlar bizim hobi olarak yaptığımız, sıkılıp bıraktığımız işleri kendi hayatları haline getiriyorlar. Bütün yaşamlarını bunu üstüne kurup yönlerini buna göre çiziyorlar.

Çoğu insan bu fikre küçük yaşta kapılıyor. Büyük ihtimalle aileleri sayesinde veya ailelerinin zoruyla başladıkları bu işleri bırakamayıp ilerletiyorlar. Anasınıfında keman çalmayı öğrenip on sekiz-on dokuz yaşlarında konservatuara gidiyor, mezun olup virtüöz oluyorlar. Bu aslında saygı duyulup takdir edilmesi gereken bir davranış. Alınan çok büyük bir risk bu aslında. Hayatta insanın karşısına ne çıkacağı asla belli olmuyor. Bir sakatlanmayla sporcunun veya sanatçının hayatı bitebiliyorken bütün hayatını bu düzenin üstüne kurmak gerçekten azim gerektiren bir şey.

Alınan bir başka risk ise bu kadar çabanın sonucunda başarılı olamamak var. Hayatını bu yöne çevirip sonrasında isteklerine ulaşamayıp başarısız olunca insanın çöküşü acımasız oluyor. Senelerce bir yere gelmek için uğraştığını, geceni gündüz ettiğini görmeyen insanlar sadece yargılıyorlar ve senin elinden gelen sadece dinlememek oluyor bu durumda. Ki hoş bazı şeyleri dinlememek duymadığının anlamına gelmez bence.

Bir de bunların yanında gerçekten başarılı olup bunu kimsenin bilmemesi var. Çok büyük bir yetenek olup bunu sadece yaşadığın çevredeki insanların bilmesi var. Yeteneğinin kimse için bir şey ifade etmemesi insanı gerçekten yıpratan bir durum olsa gerek                               .

Ancak benim inandığım bir şey var ki eğer insan bunlara rağmen mutluysa o insan kendisi için olan en doğru yolda ilerliyordur. Gerçekten severek yapıyorsa uğraşını, ünlü olmuş ay da olmamış, adını duyurmuş ya da duyurmamış pek de umurunda olacağını düşünmüyorum. Zaten umurunda ise şayet kalbiyle yapmıyor demektir. Mutluluk çok değerli bir kavramdır ve çoğunlukla değeri bilinmez, gittiği zaman fark ederiz varlığını. Bu yüzden mutluluğa eriştiyse bir insan hiçbir kimse veya şey ona engel olamaz, olmamalıdır. Bu değeri kalbinde taşıyabilmelidir, sonsuza kadar.

(Visited 133 times, 1 visits today)