Ne kadar önce olduğunu hatırlamadığım bir zamanda, çok mutlu olduğum gelmişti aklıma. Belki çok param yoktu, belki patronlarımdan hak ettiğim muameleyi görmüyordum ama en azından mutluydum. Ne zaman bu hale geldiğimi tam hatırlamasam da, sanki olaylar gözümün önünden film şeridi gibi geçiyordu. Aslında her şey şöyle başlamıştı.
Günün birinde çocuğum eve gelmeden önce ona çikolata almamı istemişti. Elimi cebime attığımda cebimde sadece 10 lira olduğunu görmüştüm. Ne zamandır bu denli az para ile geçinmeye çalıştığımı ben bile bilmiyordum. Marketten çikolatayı aldıktan sonra gözüm bir yere takılmıştı. Burada bir sürü iddaa kuponu satılıyordu. Kısa yoldan para kazanmayı kim istemezdi ki. Hem de bu olay sadece şanslı olmaya bakıyordu. Ayaklarım birdenbire beni o yöne doğru götürmeye başlamıştı. Son kalan paramla da bu kuponu almıştım.
Birkaç ay sonra bu işten daha da para kazanmaya başlamıştım ama zararlarım da bir o kadar çoktu. Eşim sürekli bu işin çok tehlikeli olduğunu söylese de kendimi durduramıyordum. Artık eskisine göre daha agresif ve stresli biriydim. Daha önce hiç içmediğim sigarayı, artık rahatlıkla içiyordum. Ara sıra kumar oynamaya bile gittiğim oluyordu ama bundan ailemin henüz haberi yoktu. Yine bir gün iş çıkışı kumar oynamak üzere kumarhanenin yolunu tutmuştum. Burada olmaktan memnundum. 1 ayda zar zor kazandığım parayı, istersem burada 1 gecede kolaylıkla kazanabilirdim. İşte sevdiğim şey de tam buydu. Efor yok, para çok.
O akşam oynadığım oyunda çok iddaalıydım. Ortaya baya yüklü bir miktar koymuştum. Ortada toplamda 30 bin lira vardı. Elime güveniyordum. Daha şimdiden bu oyundan kazanacağım parayı nasıl harcasam diye düşünmeye bile başlamıştım. Herkes elini açmaya başladığında büyük bir gururla kartlarımı masaya açmıştım. Yavaş yavaş diğer oyuncuların kartlarına göz atarken tam karşımda oturan 50’li yaşlarında, sakallı, hafif toplu adam benim yüzüme bakıyordu. Elimdeki bütün para gitmişti. Daha önce kumarda bu kadar para kaybetmemiştim.
Eşim, kumar oynadığımı ve bu kadar para kaybettiğimi öğrendiği zaman bana boşanma davası açmıştı. Annem ile babam benimle konuşmama kararı almış, kardeşlerim ise yüzüme bakmıyordu. Tam anlamıyla bir aylak adam olmuştum. Kimse tarafından sevilmeyen, bir işi bile olmayan, bazen apartman girişinde sızıp kalan bir adam olup çıkmıştım. Günün birinde yine iddaa oynamıştım. Hiçbir umudum yoktu. Sırayla sayılara baktım. 7, 16, 17, 21, 37, 41. “Büyük ikramiye mi? İnanmıyorum, büyük ikramiyenin çıktığı bilet benim ellerimde!” diye bağırırken bilet bir anda parmaklarımdan süzüldü ve gözüm çocuklarımla birlikte çekildiğim fotoğraf çerçevesine takıldı.
Şu andan itibaren milyonerdim ama daha önemli bir nokta vardı. Mutlu muydum? Para beni gerçekten mutlu edecek miydi? Para benim ailemi bir araya getirecek miydi? Bu soruların hepsinin cevabı koca bir hayırdı. Keşke o gün eve sadece çocuğuma aldığım çikolata ve alın terimle kazandığım son parayla eve dönseydim…