Yerleşik düzene geçmeden önce avcılık ve toplayıcılık yapan, artık evini barkını kurmak isteyince de tarımın yardımına koştuğu insanoğlu; meyvelerin içinden çıkan küçücük tohumun güneş ve suyun yardımı ile topraktan var oluşunu mucizevi bir şekilde keşfetti. Tarım yaptı, karnı doydu; mahsulünü sattı, para kazandı.
İnsanlar tarlalarını aileleriyle beraber gece gündüz çalışarak işlerlerdi. Tohum yatağını hazırlar, yabancı otlarla mücadele eder, tarlayı sular ve hazır hâle getirirlerdi. Tırpanlar, oraklar, boyunduruklar kullanılırdı. İş bölümü yapılır, herkes canla başla çalışırdı.
Tabii ki her şeyi kolaylaştıran teknoloji, tarıma da bulaşmıştı. Kuvvet makineleri ve iş makineleri icat edildi. Hadi bunun sonuçlarını Haluk Beyin tarlasında çalışan çiftçiler üzerinden açıklayalım. Biçerdöverler, Ahmet Amca yerine ürünleri hasat etti; pulluklar, Ayşe Teyzeyi kırılmaya yüz tutmuş tırmığının bitmek tükenmek bilmeyen kıymıklarından; ekim makineleri ve mibzerler, Tarık Amcayı büyük bir zahmetten kurtardı, onun yerine toprağa yerleştirdi tohumları.
Hâl böyleyken Tarık Amca da her gün eğilip kalkmaktan kurtuldu, eşine daha çok zaman ayırdı, çocuklarıyla daha çok oyun oynadı.Ama bir yandan da üstüne ağırlık çöküyordu. Yılların zımba gibi adamı, git gide hamlıyor, artık eğilemiyordu bile. Ama işvereni Haluk Bey bu durumdan çok memnundu. Artık her şey çok kolaydı. Bir tane devasa makine alıyor, tüm işleri ona yaptırıyordu. Böylelikle artık Ahmet Amcaya,Tarık Amcaya ve Ayşe Teyzeye maaş vermek zorunda değildi.
Ayrıca tarlasını da ilaçlamalar ve takviyeler ile nadasa bırakmak zorunda kalmıyordu. Makineleri tarlaları havalandırıyor, tohum yataklarını hazırlıyor, tohumları gömüyor ve onları sulayıp ilaçlıyordu. Bu şekilde daha hızlı ve daha çok üretim yapılıyordu; bu da Haluk Beyin kârı demekti. Artık mahsulleri ilaç ve aşılarla taptaze, taptatlı görünüyor, satışları çoğalıyordu.
Ancak artık kendisine gerek duyulmayan Ayşe Teyze, işini çalan makineleri düşman bellemişti. Sanki o hurda yığınının ekmek parasına, torunlarını okutmaya ihtiyacı vardı. Ahmet Amca köyünün okulunda hademeliğe başlamıştı. Artık çok daha fazla çalışıyor, tüm okulu o çekip çeviriyor ama aynı miktarda kazanıyordu. Tarık Amcaysa artık ilerleyen yaşından dolayı iş bulamamış, oğlunun yanına yerleşmişti.
Demem o ki, tarımda teknoloji birçok kolaylık sağlamış, insanların yüklerini azaltmıştır. Günlerce çalışılıp ekimi yapılan tarlaların işleri bir günde biter olmuştur. Geliştirilen ilaçlama yöntemleriyle zararlı böcekler çiftçilerin emeklerini yok edemezken, gübreleme ile ürünleri daha hızlı ve daha sağlıklı yetiştirilip daha hızlı satılabilmiştir. Fakat bu teknolojik gelişmelerin ilk zamanlarında maalesef ki bazı çiftçilerimiz işsiz kalmış, yıllardır uğraştığı işini bırakmak zorunda kalmıştır. Şimdiyse ilaçlar ve çeşitli yöntemler yüzünden doğal mahsul bulma sorunuyla karşı karşıyayız.
Sonuç olarak tarımın böyle gelişip harika sonuçları olduğu gibi doğallığın bozulması gibi sorunları da vardır.