Bunun peşine düşmeye karar verdim. Biraz maceradan kimseye zarar gelmezdi. Telefonumdaki arama çubuğuna bir kez daha, “25 Şubatta Ne Oldu?” yazdım. Biraz önce bulduğum haber sitesine girdim. Sitenin adı acayipti, “bilmezzbilgi.com”. Sanırım çevremdeki insanların yorgunlukları gözlerini de etkilemişti. “Bilmez, bilgi” yalan olduğu gayet açık, ve ortadaydı. Peki bu siteyi kuran insanlar neden böyle bir şey yapmışlardı? Sitede sayfanın tıklamadığım bölümü kalmamıştı. Bir ipucu: en azından bir telefon numarası bulmam bana yetecekti. Çok geçmeden sitenin sağ üst kısmında bir “İletişim” bölümü olduğunu fark ettim. Bu bölümde bir telefon numarası olmasa da bir e-posta adresi vardı. Hiç vakit kaybetmeden onlara bir posta yollamak üzere “Mail” uygulamasına girdim.
Onlara bir görüşme teklif eden iki paragraflık bir e-posta yazdıktan sonra adresi girip postayı yolladım. Dakikalarca, hatta saatlerce bekleyeceğimi biliyordum fakat elimden gelen bir şey yoktu. Apartmanın şifresini hâlâ hatırlayamıyordum. Telefonum ile çantamı toplayıp, sığınacak bir yer bulmak üzere yola çıktım. Beklediğim kadar uzun süre geçmeden telefonuma bir bildirim sesi geldi. Bir kumsalın önünden geçiyordum, koşarak kedimi taşların üzerine attım. Telefonumu çıkardım, ve beklediğim bildirimi görünce sevinçten yerimde zıplamaya başladım. Aldığım e-postayı açtım ve pür dikkat okumaya başladım.
“Merhaba sayın okuyucu, sizinle bir görüşme gerçekleştirmeyi kabul ettiğimizi bildirmek istedik. Buluşma mekanını, İstanbul Merkez’de bulunan ofisimiz olarak ayarladık, tam adresimiz;*** ”
Bu mesajı gördüğümde ise heyecanım ikiye katlanmıştı; çünkü İstanbul’da yaşıyordum. Tek sorunum; şu anda merkeze inanılmaz uzakta bulunmamdı. Ayrıca toplu taşıma araçları ve taksiler 25 Şubat’ın tatil ilan edilmesi nedeniyle kullanılmıyorlardı. Telefonumdan yol tarifini açarak yürümek dışında çarem yoktu. Yaklaşık iki saat yürüme ve dinlenme ardından merkeze varmıştım. Heyecandan ve yorgunluktan bacaklarım tir tir titriyorlardı. Binayı bulduğumda ise ayakta durmakta bile güçlük çekiyordum. İçeriye girerek gelme amacımı çalışanlara söyledim ve beni iletişim kurduğum kişinin odasına yönlendirdiler. Hafifçe kapıyı çaldım ve içeriye girerek yerime oturdum.
Uzun bir sessizliğin ardından ilk cümleyi ben kurdum. “Böyle bir siteyi neden kurdunuz?” cevabı beklerken ellerim de titremeye başlamıştı. Adam sakinliğini korudu. Sorgular biçimde yanıtladı: “İnsanları test ettik?” . “Peki bunun bir sorun olacağını hiç düşünmediniz mi?” diye sordum. Adam bir süre bana boş bir şekilde bakmanın ardından söze başladı; “Yok canım, neden düşünelim. Bu bir sorun da benim mi haberim yok? İnsanlar her gün her gün çalışmaktan yorulmuştular. Herkesin kendilerini şımartacak bir güne ihtiyaçları vardı. Biz de onların ihtiyaçlarını giderdik.” “Peki…” diye başladım söze. “Çok ağır hastalıkları olan insanları düşünün. Bu günü tatil etmeniz insanları o kadar çok etkiledi ki; hastaneleri kapattırdılar, toplu taşıma araçları durduruldu. Bu sorun değil mi? Kim bilir kaç hasta bu gün hayata gözlerini kapadılar.” Adam ciddi bir ifade takındı. “Bir dakika, bir dakika. Ben bu günü tatil ederken böyle olacağını düşünmedim ki…”
Gözlerimi “Ne dedim ben?” der gibi kıstım. “Peki, son kararınız nedir? Bu günü iptal edecek misiniz?” Adam bana dikkatlice baktı. Biraz düşündükten sonra sorumu yanıtsız bırakmamaya karar verdi. “Hayır, iptal etmeyeceğim fakat çok daha iyisini yapacağım.” Adam hızlıca ayağa kalkıp beni kolumdan tuttu “Benimle gel.” dedi. Adamı binanın dışına kadar takip ettim. Binadan çıkmadan önce adam kasadan bir megafon rica etti. Dışarıya çıkarak bu haberini bütün İstanbul’a duyurdu. “BÜTÜN İSTANBUL’UN DİKKATİNE, BEN BİLMEZZBİLGİ SİTESİNİN KURUCUSU, İSMİM EREN. YİRMİ BEŞ ŞUBAT DOĞUM GÜNÜ İPTAL EDİLDİ. ARTIK BÜTÜN 25 ŞUBAT GÜNLERİNDE BÜTÜN İSTANBUL ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEK. FAKAT ÇALIŞTIĞINIZ İŞTE ALABİLECEĞİNİZ İZİN GÜNÜ SAYISI ÜÇ KATINA ÇIKARILACAK. İNSANLAR YORULDUKLARINDA KENDİLERİNİ ŞIMARTABİLECEKLER. İYİ GÜNLER İSTANBUL. FAKAT BİR BÖLÜMDE ÇALIŞAN BÜTÜN VATANDAŞLAR AYNI GÜN İZİN ALAMAYACAKLAR.” . Eren abi cümlesini bitirdiği an bölgedeki bütün evlerden yüksek alkış sesleri yükseldi. Herkes bu fikri sıcak karşılamıştı. Eren abi, “TEŞEKKÜRLER İSTANBUL!” diyerek karizmatik bir şekilde binanın içine koştu.
Bu olay yine aynı sitede yayınlandı. Kısa süre içinde bütün Türkiye’nin haberi oldu. Annemler geri döndüler fakat her fırsatta bana “Bu fikirden vazgeçmeleri ne de iyi oldu. O Eren Bey de ne kadar zekiymiş” diyorlar. Bilmiyorlar ki her şey sayemde oldu. :))