Ayın 25’i 1.Kısım

Gözlerimi açmaya hiç niyetim yokken sinir bozucu bir sesle uyanmak zorunda kalmıştım. Bu ses neydi, nereden geliyordu? İçimde uyanmak için gereken motivasyonu bulduğumda kalktım. Bu sinir bozucu ses hâlâ yüksek bir tonla devam ediyordu. Saate bakmak için telefonuma uzandığımda fark ettim ki bu bir alarm sesiydi. O günün okul günü olduğunu yeni hatırlayabilmiştim. Aceleyle yatağımdan atlayarak formamı giydim, saçlarımı taradım, çantamı hazırladım ve koşarak mutfağa girdim. Etrafıma bakındım, ne annemden, ne babamdan, ne de küçük kız kardeşimden eser yoktu. Yoksa onlarda mı benim gibi uyanamamışlardı? Önce kız kardeşimin odasına baktım. Boş. Sonra ise annemlerin odasına. Boş. Tam odadan çıkacaktım ki yatağın üzerinde kocaman bir kağıt fark ettim. Okumak için yanına yanaştım. Kağıdı dikkatlice açtım, üzerinde şöyle yazıyordu; Biz Ela’yı(kız kardeşini) Antalya’ya götürüyoruz. İki gece orada kalıp bu günü kutlayacağız. İyi ki doğdun kızım.

Kağıt paçasıyla bakışmam bittiğinde kağıdı elimden bıraktım. Bu gün ne benim doğum günüm ne de kardeşimin doğum günüydü! Yine de emin olmak için telefonumu çıkarıp baktım. Tam da tahmin ettiğim gibi gün 25 Şubat’tı, fakat benim doğum günüm 3 Mart, kardeşiminki ise 27 Nisan’dı. Kağıttan bir anlam çıkarmaya çalışırken herhalde 20-25 kez okumuşumdur. Eninde sonunda pes ederek biraz temiz hava almak için dışarıya çıktım. Yolun kenarından sakince yürüyordum fakat sokak normalinden çok farklıydı. Neredeyse her ev süslenmiş, her bahçede parti vardı. Sokakta gördüğüm ilk evin kapısına yanaştım. Bizim sokakta herkes birbirini tanırdı. Şu anda ziline basmak üzere olduğum evde ise Bayan Simge yaşıyordu. Dikkatlice zile bastım. Yaklaşık bir 10 saniye sonra telaşlı bir ses eşliğinde kapı açıldı.

Bayan Simge ellerinde dört tane her birinin içinde birbirinden lezzetli yiyecekler bulunan renkli kaplar ve iki paket balon tutuyordu. “Kime bakmıştın?” Sakinliğimi korudum. “Birisini aramıyorum Simge Teyze, sabahtan beri bütün sokak şen şakrak, normalde insan bu sokağa girdiğinde adeta üstüne kara bulutlar çökerdi, ne oluyor?” Bayan Simge’nin gözleri kocaman açılmıştı. “Haberin yok mu?” Birkaç dakikalık anlamsız bakışmalar ardından sordum: “Neyden?” Bayan Simge ellerindeki kutu ve paketleri arka bahçesine bıraktı ve beni içeriye davet etti. Yavaş yavaş salona girdik. Oturduk ve Bayan Simge anlatmaya başladı: ” Bu gün yani 25 Şubat, artık sıradan bir gün değil.” Bu da ne demekti şimdi. “Nasıl değil?” diye sordum kısık bir sesle. Bayan Simge benimle göz teması kurmaya başladı. “Bu gün var ya.” “Evet?” Bayan Simge sözünü bitiremeden arka bahçeden gelen bir bağırma sesi duyuldu. “AAANNNNNNNNNEEEEEEEEE” bu ses ise Bayan Simge’nin tek oğlu olan Efe’ye aitti. Bayan Simge “İnternetten araştır, gitmeliyim.” dedi ve koşarak arka bahçeye girdi.

Beklemek istemediğimden kendimi kapıdan dışarıya attım. “Araştır….” Her şey inanılmaz tuhaftı. Ayrıca bu gün bir cuma günüydü, yani Efe’nin de benim gibi okulda olması gerekiyordu. Aklımdan geçen bin türlü düşüncele öylesine yürürken kendimi evimin önünde buldum. Apartmana girmek için bir şifre girmem gerekliydi. Bu bin türlü düşünceleri düşünürken şifreyi tamamen unutmuştum. Düşündüm düşündüm, hatırlayamadım. Harika, şimdi de kendi evimin dışarısında kalmıştım. Bir köşeye oturarak telefonumu çıkardım. İnternete yazdım. 25 Şubat’ta ne oldu? Bir sürü alakasız sonuç vardı ancak biri ilgimi çekmişti. Dün, adını bir kere bile duymadığım ancak nedense bütün dünyanın okuduğu bir haber sayfasında bir paragraf vardı. Başlığı ise şuydu: “25 ŞUBAT BÜTÜN DÜNYADA DOĞUM GÜNÜ OLARAK KABUL EDİLDİ” Tüm dünyanın böyle bir haber sayfasında okudukları bir bilgiye inanmaları ne kadar da saçmaydı. Belki de herkesin biraz kendilerine ayıracak zamana ihtiyaçları vardı. Tüm insanlar her şeyden yorulmuşlardı. Bunun peşine düşmeye karar verdim.

(Visited 17 times, 1 visits today)