Ayça İle Düello

Yaz tatili bitmişti ve okul başlıyordu. Buna benden başka üzülen var mıydı acaba? Bir yandan da sevinçliydim. Neden biliyor musunuz? Hem yeni arkadaşlar edinecektim hem de her teneffüs futbol ve basketbol sahasında oynaya bilecektim. Sınıfımızda bana tavır atan bir kız da vardı ve onun adı Ayça‘ydı. Kendisini sınıfın prensesi gibi düşünüyordu. Ve derslerine de prensesliğinden dolayı (!) önem vermiyordu. Hep de beni aradan silmeye çalışır. Bu durumu öğretmenime anlatsam bile bu davranışların bir ilkokul mezununa uygun olacağını söylüyor. Okul forması giyinmiyor makyaj yapıyor ve küfürlü konuşuyor. (bu kurallar okulun kurallarından bazıları). Öğretmenler bunun normal olduğunu ve dışlandığı için olduğunu düşünüyorlar. Fakat herkes o kızın peşinde dolanıp duruyor, erkekler ise öylece duruyorlardı. Bir gün geldim ve onu atletik bir düelloya davet ettim. Ve şartlarımı açıkladım;

  • Seni düelloya davet ediyorum ve bazı şartlarım var. Eğer sen kazanırsan ben senin arkanda dolaşmaya başlayacağım. Ama eğer ben kazanırsam sen bu prenseslik işini bırakacaksın.
  • Anlaştık.

Sonunda düello günü gelmişti. Onun üzerinde bir tişört, hoş bir tayt ve spor ayakkabıları vardı. Benim üzerimde ise kalın bir kazak, dar ve hiç esnek olmayan bir kot pantolon ve altında botlarım vardı. Bunu yaptığıma inanamıyordum. Onun kazanacağını düşünerek moralim çok bozulmuştu. İlk olarak uzun atlama dalında yarışacaktık. Bir mucize oldu ve yarışı ben kazandım. Harika bir histi. Ayça bana çok sert bakıyordu. Sıra ikinci yarışa geldi. 100 m koşu yarışı yapacaktık. Hiç şansım yok diye düşünürken yarışı yine ben kazandım. Hem de botlarımla! Ayça çok sinirlenmişti. Tam üzerime atlayacaktı ki bu davranışının prenseslere göre olmadığını söyledim. Hemen durdu. Düelloyu ben kazandım ve O da prensesliği bırakmak zorunda kaldı. Sonunda okulda benimle dalga geçilmeden rahat olabileceğime çok sevinmiştim.

(Visited 127 times, 1 visits today)