Ben gözlerimi 1881 yılında Selanik’te açtım. Benim doğduğum yer çok yoksuldu. Ben babamı çok küçük yaşta kaybettim. Bana hep annem baktı. Bir kardeşim vardı. Küçüklüğümde askerlere çok özenirdim. Ortaokulda askerlik okuluna gittim. Matematikte çok başarılıydım ve öğretmenimin adı da Mustafa’ydı ve bana “Senin adın artık Mustafa Kemal olsun.” dedi. Bizim yaşadığımız yerde haklarımız yoktu. Ortaokulu bitirince askerlik yapmaya çok hevesliydim. Anneme bu ülkeyi kurtaracağıma söz vermiştim ve askerliğe başlamıştım. Artık ülkemin bir başkanıydım ve TBMM’yi kurmuştum. Bir marş bulacaktım ve bir yarışma düzenledim. Sıra Mehmet Akif Ersoy’a geldi. Yazdığını duyunca tüylerim diken diken oldu ve kazanana bir para ödülü veriliyordu. Parayı kazanınca vakıflara bağışladı. Onu TBMM’ye çağırdım ve yaptığı şeyden dolayı onu tebrik ettim. Çok gururlanmıştım. Çok mutluydum İstiklal Marşı çok duyguluydu ve gururlandırıcıydı, ben bu kadar mutlu isem benim milletim bir başka mutluydu. Benim hayatım çok onur vericiydi ve aynı zamanda çok da zordu. Benim ülkemde hakların olması çok gururlandırıcı bir şeydi. Eğer benim hayatım böyle olmasaydı kendimi iyi hissetmeyecektim.
Sizlere emanet ettiğim Türkiye Cumhuriyet’ini koruyup ileriye taşıyacak olanlar sizlersiniz.
Ne mutlu Türk’üm diyene.