Ata’m bugün biz gençlerin cumhuriyeti yönetmesine karar verdiğin gün. Bugün emeklerinin meyve verdiği gün. Bugün cumhuriyeti ilan ettiğin günün yüzüncü yılı! Bize kendimizi yönetme fikrini verdiğin ve uygulamaya koyduğun için teşekkür ederiz. Bizi o tek dişli canavardan kurtardığın için teşekkür ederiz. Bizi zaten Kurtuluş Savaşı’nda kurtarmıştın. Bizi yine kurtardın cumhuriyetle. Sana olan borcumuz boynumuzun borcu.
Hani sen “Benim naçiz vücudum elbet birgün toprak olacaktır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” demiştin ya, biz de bunu gerçekleştirmeye ve devam ettirmeye çalışıyoruz. Hayatımızın sonuna kadar nu gayede kalacağız. Elbette senin zamanında senin zamanında çekilen acıları tam olarak anlayamayacağız ama empati ile deneyeceğiz. Ve de yaptığınız fedakarlıkları tam olarak anlayamacağız çünkü sizler o zamanı tam olarak biliyordunuz. Bizler de bu yüzden kendimizi eğiteceğiz. Yine böyle büyük bir hainlik, zorluk yaşatmayacağız vatanımıza. Yediden yetmişe herkes bunu düşünüyor bence. Senin istediğin gibi Türkiye’yi geçindieceğiz, yöneteceğiz. Yönetim şeklimiz demokrasi olarak kalacak. Ne de olsa sen “Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.” demiştin. Cumhuriyet herkesin ne olursa olsun özgürce yaşaması değil midir, hiçbir boyundurluk atdında olmadan? Özgürlüğümüzden asla feragat etmeyeceğiz, ettirmeyeceğiz! Ne de olsa en az yapabileceğimiz şey bu. Cumhuriyetle birlikte elde ettiğimiz çoğu haklardan biri olan eğitim hakkı, kızlara ve erkeklere, fakire ve zengine aynı eğitimi almasını sağladı. Eğitim bir açıdan en önemli haklardan biri ve sen bunu hak olarak kanunumuza yazdırdın. Bu da sana olan teşekkür sebeplerimizden biri. Seçme seçilme hakkıyla –kadınlara da verdin- bizi o tel dişli canavardan kurtardın. Harf devrimiyle öğrenmeyi kolaylaştırdın. Artık Türkiye’de okuma yazma bilmeyen çok az. Bize sağladığın olanakları düşündükçe insan düşündükçe buluyor, farkına varıyor. Bu nedenle bugünkü Türkiye olmamızı sağlayan sensin. Ata’m bugünümüzü sana borçluyuz. Senin sayende biz biziz. Senin o ünlü sözünü kullanmak istiyorum: Ne mutlu Türk’üm diyene! Şu anda sen beni görmüyorsun ama sana olan mektubumu yazdıkça daha çok duygulanıyorum. İstiklal Marşı’ndaki üçüncü paragrafındaki “ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!” sözünü hatırladıkça içim içime sığmıyor, duramıyorum. Biliyor musun, benim en çok sevdiğim ders tarih çünkü seni daha çok tanıyorum ve fikirlerini içime işliyorum. Sana çok teşekkür ederim bize yol gösterdiğin için Ata’m.
Biz, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yıl gençleri, sana ülkemizi koruyacağımıza, bize gösterdiğin yollara sahip çıkacağımıza ant içeriz!