Tam bir saat önce, zaman makinesinin formülünü oluşturdum. İlk deneme olarak yüz yıl öncesine bir teneke gönderip geri getirdim. Tenekede bir çizik bile yoktu, bu da insanlı yolculuklarda sıkıntı oluşmayacağını gösteriyordu. İlk olarak çocukluğumdan beri merak ettiğim Kurtuluş Savaşı’nın başladığı döneme, yani 1919 yılına yolculuk yaptım.
Yaklaşık yüz yıl öncesinde gözümü açtığımda, fakir bir sokakta buldum kendimi. Etraftaki herkes yara bere içindeydi, mermi hazırlıyordu askerlerimize. Arka arkaya birkaç at arabası gelip çuvallardaki mermileri alıp cepheye götürüyordu. Ben de o arabalardan birine atlayıp cepheye gittim. Orada büyük çadırlar vardı. Bir tanesine dikkat çekmeden girdim, sanırım sağlık çadırına girmiştim. İçeride yaralı askerler ve onlara yardım etmeye çalışan bazı kadınlar vardı. Başka bir çadırda “Lütfen girmeyiniz” yazıyordu. Birden içeriden Atatürk çıktı.
Hemen ona yaklaşıp onu biraz daha tanımaya çalıştım. Askerlerin durumuna bakıp beni çadırına çağırdı. Ona kendisinin çocukluğumdan beri idolüm olduğunu söyledim. Bana geçirdikleri zor süreçten bahsetti. Yarın sabah erkenden savaşmak için yolculuğa çıkacaklarını söyledi. Bana biraz planlarından bahsetti. Birçok askerin yaralı olduğunu ancak gelecek nesiller için savaşmaya dünden hazır olduklarını dile getirdi. Tekrardan ülkem adına gururlandım. O gece beni komutanların odasına yerleştirdi. Ancak ben hala Atatürk ile ilgili daha çok şey öğrenmek istiyordum, bu yüzden ertesi gün onunla beraber gittim.
O at üzerinde değil, yürümeyi tercih etmişti. Ben de onunla beraber yürüyordum. Ondan gelecek ile ilgili planlarını öğrenmek istedim. O da beni kırmadı. Bana çağdaş medeni yeni bir ülkeden, devrimlerden, çok gelişmiş bir ülke olacağımızdan bahsetti. Cephede o kadar yokluk içinde bir savaş devam ederken bu kadar büyük hayaller kurabilmekte çok zorlandığımı hatırlıyorum. Ama Atatürk savaş bittikten hemen sonra bu planlarını teker teker gerçekleştirdi. Aramızdan çok erken ayrılmasına rağmen, bu ülke için yaptıkları için ulus olarak hepimiz minnettarız. Onun kurduğu ülkede, çağdaş medeniyet yolunda hiç durmadan yürümeye devam edeceğiz.