Tarihte eğer bir karakter ile bir gün geçirme şansım olsaydı bu kişi şüphesiz Mustafa Kemal ATATÜRK olurdu. Ne olursa olsun fikrim asla değişmezdi. Atam ile bir değil, iki gün olması için ne gerekirse yapardım. Yeter ki Atam olsun.
Atatürk ile bir günümde kahvaltıda ona minnetlerimi ve ülkemizin geleceği için yaptığı şeyler adına sonsuz teşekkürümü ileterek başlardım. Atam ile kahvaltıda onun en sevdiği yiyeceklerinden yani peynirli yumurta, yoğurt ve ekmek yiyerek yolculuğa çıkardık. Varış noktası: Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ). Yolculuk sırasında kendimden çok Atamın konuşmasını dinlemek isterdim. Atamı maalesef her zaman bulamıyoruz. Kendisinden geçmişte yaşadıklarından, anılarından bahsetmesini isterdim. Atam ile yolculukta ben onun yaptığı şeylerin şu an nasıl bir hal aldığını, onun sayesinde nelerin yapıldığıyla ilgili bilgi verirdim. Bu kadar çaba üzerine kendisinin de gururlanmasını isterdim. Atatürk Orman Çiftliğine vardığımızda şu anki halini birlikte gezer ve görürdük. İnsanın kendi yaptığı şeylerin daha gelişmiş halini, ülkeye büyük katkılar verdiğini görmesi ne kadar mutlu edici bir şey. Ne de olsa yaptıkları çocuğu gibidir, hemen hemen her şeyi en başından başlayarak yaptı. Öğlen yemeğimizi yedikten sonra birlikte bütün gün oturup konuşmak isterdim. Onunla birlikte bir odada kendisinin öğrencilik hayatından ölümüne kadar yaptıklarını bir de onun ağzından dinlemek isterdim.
Gün bitiminde ona son olarak “Atam, keşke seninle daha fazla vaktimiz olsaydı. Keşke seninle daha fazla konuşabilseydik. Senin ile bir gün daha için ömrümü verirdim. Biz Türk vatandaşları, Türk gençliği senin izindeyiz. İlelebet Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşatacağız. Gözün arkada kalmasın.” diyerek vedalaşırdım.