Bu ay ki yazım at biniciliği sporuna nasıl başladığımla ilgili olacak. Umarım bu sadık hayvanlarla olan dostluğumdan bahsettiğim bloğumdan keyif alırsınız.
Henüz dört yaşındaydım ve bir sabah babam beni uyandırıp bugün atlara gideceğimizi söyledi ve ben de çok heyecanlandım , hayatımda hiç bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyordum. Spor tesisine gittiğimizde çok büyük atlar vardı ve ben onlara binmeye çalıştığımda çok zorlandım; ama ben bu spora hayrandım ve bu yüzden de inanıyordum.
Yıllar geçti ve ben 6 yaşıma geldim. boyum uzadı fiziğim güçlendi. Okulda at çiftliğine gittiğimi ve oradaki atların büyüklüğünü ve at hocamın ne kadar hızlı at sürdüğünü anlattım arkadaşlarıma dersin son dakikalarında. Sanki o anı arkadaşlarıma anlatınca kendime garip bir güven gelmişti ve ben artık gerçekten bu sporu yapacağıma inanıyordum. At çiftliğine gitmeden önce babam bana ondan sonraki gün atlara gideceğimizi ve benim hazır olup olmadığımı sordu ve ben tabi ki evet dedim. Artık gerçek bir biniciydim. internetten hemen araştırdım ve at ile ilgili bilgiler öğrendim bu şekilde kendime daha çok güveni geldi ve artık hazırdım .Ertesi gün gittiğimizde ise “Desperad”o adında bir ata bindim. İlk binişim beni de atı da çok korkutmuştu ve at sürekli huysuzlanıyor üzerinde durman güçleşiyordu. O gün eve gittiğimizde bacaklarımın ağrısından yaşadığım endişeden uyuyamamıştım. İnanın bana bacaklarım telef olmuştu. Ve bir başka gün…. yine at biniciliği ve yine aynı mutlulukla dolu heyecan. ve bu heves hep böyle devam etti. Beni bu günlere getiren ilk tecrübemde bağırıp kızan biniş hocamın da bu spora bağlanmamdaki katkısı inanın çok büyüktür. Yapamayınca sürekli kızıyor ve ben de zaman zaman ağlıyordum. Bunlar beni daha da kamçıladı ve sonunda başardım.
Artık bu dalda kadar ilerlemiştim ki boyumun uzayıp yarışlara katılmayı bekliyordum ve bu başarıya ulaşmamda beni hep motive eden, ara sıra ağlatan ama bana hep destek olan hocamla hala çalışıyorum ve ona çok teşekkürlerimi iletiyorum.
ZEYNEP AKPINAR’IN HİKAYESİDİR