Asla Unutulamayacak Bir Macera

Pelin ince, uzun, sarışın ve çok zeki bir kızdı. Arkadaşı Can ise kıvırcık saçlı, yine ince uzun bir çocuktu. En yakın arkadaşlardı. Bir yaz günü Pelin, balığı Darwin’i besleyip poşetlemişti. Ailesiyle tatile gidecekti. Tam kapıya doğru ilerlerken Can kapıya var gücüyle vurdu.

“Peliin!!! Yardım et!” diye bağırıyordu. Pelin koşarak kapıyı açtı. Can nefes nefeseydi.

“Sorun nedir, Can?” diye sordu Pelin.

Can konuşmakta zorlanarak “Biliyorsun, iyi bildiğim tek konu zehirli mantarlar!”

Pelin sözünü keserek “Kısa versiyon, lütfen!” dedi.

Can, “Bu sabah…”

Pelin yine sözünü keserek “Daha kısa!!!” dedi.

Can telaşla “Mantar aramaya çıkmıştım ki bir mantar sırasıyla koca bir canavar, küçük bir fare sonra koca bir mantar oldu!” dedi.

Pelin sakin bir tavırla “Dostum, hayal gücüne hayranım. Yani, şimdi camdan baksam, buraya doğru gelen bir canavar mı göreceğim… Tanrım…” dedi.

Can “İyi misin dostum?” diye sordu.

Pelin “Arkana bakmadan kaç!” dedi.

Darwin Pelin’in çantasındaydı. İkisi koştular. Ormana varınca Can’ın gözüne bir şey çarptı.

“Dur!” dedi. “Pelin, sessizce ve yavaşça yere bakar mısın? Ben mi yanlış görüyorum yoksa ayağımın dibinde bir altın bileklik mi var?” diye sordu.

Can bilekliğe doğru eğilirken Pelin, “Dikkat et! O şekil değiştiren!” dedi ama nafile. Can, “Ne dedin?” diye sorarken şekil değiştiren zehirli bir yılana dönüşüp Can’ı ısırdı.

İşte o an Pelin atağa geçti. Tam yılanı kavramış ve bölecekken yılan solucana dönüştü. O hayvanı bölsen de nafileydi. Baygın durumdaki Can’ı sırtlayıp onu hastaneye yetiştirdi. Pelin, canavarla savaşmaya gitti. Can uyandıktan sonra Pelin’i aramaya gitti. Onu bulduğunda yaralıydı. Can onu yerden kaldırıp ağacın altına oturttu. Pelin sadece birkaç sıyrık almıştı.

Pelin, “Yaratığın zayıf yönünü biliyorum.” dedi. Can onun söylediklerini harfiyen uyguladı. Bir gün sonra birlikte tatile çıkıp döndüklerinde bu unutulmaz maceralarından kimseye bahsetmediler çünkü kimse inanmazdı.

(Visited 5 times, 1 visits today)