Cumhuriyet, halkların yönetimde en çok yer aldığı rejimdir. Milletlerin mücadelesiyle yıkılan eski ve paslı rejim ve sistemlerin arasından hürriyet ve birliği temsil eden bir ışık olarak parlar. Türk milleti gibi asil, gururlu ve özgürlüğü için kan akıtmış, kan kaybetmiş milletlere layıktır. Cumhuriyet halk demektir. Mustafa Kemal Atatürk bunu bildiğinden dolayı, halkın mücadelesini 29 Ekim 1923’te cumhuriyetle taçlandırmıştır.
Yüz yıldır ayakta duran ve durmaya da devam edecek olan Türkiye Cumhuriyeti, bu süreçte yaşadığı zorlu durumlarda bile ona temel olan değerleri kaybetmemiştir. Bu değerleri savunmak Türk halkı ve en önemlisi Türk gençliğinin görevidir çünkü bu Cumhuriyeti 100. yılına getiren bu görevlerin yerine getirilmesidir. Mustafa Kemal Atatürk, tüm umudunun gençlikte olduğunu söylemiştir.
Türk milleti bu günlere gelene kadar büyük mücadeleler vermiştir. Osmanlı Devleti’nin zamana ayak uyduramayıp kaybettiği onca savaş bunların başıdır. Ruslarla yapılan savaşlar, isyanlar, ekonomik vaziyet, sarayın duyarsızlığı, ve bazı insanların hırları Türk milletinin yüzyıllarca belini bükmüştür. Halk o yorgunluğa rağmen Ata’mızın çağrısına kulak vermiştir. Doğu Cephesi’nde Ermeniler, Güney’de Fransızlar, Güneybatı’da İtalyanlar, Batı’da Yunanlar ile büyük savaşlar yapılmıştır. Halk onca düşmana rağmen canını dişine takıp elinden gelen her şeyi yapmıştır. Kimisi cephede kan döktü, kimisi askere yemeğini, silahını, giysisini verdi ve taşıdı, kimisi düşman propagandasını kalemiyle parçaladı. Her yaştan insan; çocuk, yaşlı demeden savaştı. Kimisi öksüz kaldı, kimisi evladını kaybetti. Bu dökülen kan ve kaybedilen candır cumhuriyeti cumhuriyet yapan. Bu Cumhuriyet hepimizindir, atalarımızdan armağan…
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra da bitmedi milletin savaşı; cehaletle, karanlıkla savaştı. Toplumun gerici yapısını yıktı. Seçme-Seçilme Hakkı, Kılık-Kıyafet Devrimi, Medeni Kanun ve nicesi… Sadece cehaleti değil, üzerindeki tembellikle ve gelişmemişlik ile de savaştı. Fabrikalar, hastaneler, okullar üniversiteler açıldı. Halk hak ettiği ve cumhuriyete layık olan refaha ulaştı.
Cumhuriyet’in 100. yaşına basması halkımız için gerçekten kutsal ve önemlidir çünkü atalarımızın alın terini ve döktüğü kanı temsil eder. Biz Türk halkının ve özellikle gençliğinin bundan sonraki sorumluluğu, Cumhuriyet’imizi ayakta ve diri tutmaktır. Onu sonraki yüzyıllara ve sonsuzluğa taşıyacak olanlar bizleriz. Kimse Ata’mızın şu sözünü unutmasın:
“Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”