Annesi yıllar önce vefat eden Sindirella, babasıyla birlikte yaşamaktadır. Yıllardır yalnız olan babası evlenme kararı alır. Evleneceği kadının 2 kızı vardır. Bu kızlar ve kızların annesi Sindirella’yı hiç sevmezler. Evdeki bütün işleri Sindirella’ya yaptırırlar.
Günlerden bir gün kasabanın orta yerinde bir duyuru yapılır. Yakışıklı prens, kasabadaki bütün kızları davet ettiği bir balo düzenleyecektir. Sindirella’nın kardeşleri ve üvey annesi bu duruma çok sevinmiştir. Üvey annesi, Sindirella’yı değil baloya göndermek dışarı çıkmasına bile izin vermemektedir. Bu duruma üzülen Sindirella’nın yapabileceği hiçbir şey yoktur. Balo günü hazırlanan kızlar üvey kardeşleri Sindirella’yla dalga geçer ve bu durum Sindirella’nın daha da üzülmesine neden olur. Sindirella odasına gidip ağlamaya başlar. “Neden o baloya ben de gidemiyorum ki?” diye iç geçirirken tam o sırada bir peri belirmiştir. Bu peri, gözlerine inanamayan güzel kızın dileği gerçekleşecektir. Peri, Külkedisi’ni baloya hazırlar ve genç kızın güzelliğine güzellik katar. “Saat tam 12’de her şey eski haline dönecek. O vakte kadar dilediğince eğlen!” diyen peri birden bire gözden kaybolur.
Baloda çok güzel vakit geçiren Sindirella, herkesin ilgi odağı olmuştur. Prensin bile. Dışarı çıkmayalı çok uzun zaman olmuştu. Gözüne duvardaki ihtişamlı saat iliştiğinde saatin bu kadar geç olabileceğin Sindirella’nın aklının ucundan bile geçmemişti. Prens ile dans eden Külkedisi apar topar saraydan çıkmak zorunda kalınca ayağından çıkan ayakkabının tekini bile geri dönüp alamamıştı.
Balonun ertesi sabahı erkenden kalkan Sindirella, üvey kardeşlerine ve üvey annesine kahvaltı hazırlamıştır. Hala dün akşam dans ettiği prensi düşünen Sindirella, bir daha onu göremeyeceği için çok üzgündür. Prens de bu sırada bütün kasabayı dolaşıp ayakkabının sahibi aramaya koyulmuştur. Tabii ki Külkedisi’nin evine de gelmiştir. Ayakkabının tekini deneyen kızlar, (Sindirella’nın üvey kardeşleri) ayakkabı ayaklarına olmayınca üzülmüşlerdir. Prens şans eseri Sindirella’yı görünce der ki :”Ayakkabıyı siz de dener misiniz?” Dün gece bütün gün iş yapan genç kızın ayakları şişmiştir. Bu nedenle ayakkabı onun da ayağına olmaz. Sindirella ayakkabının ayağına olmamasından çok, prensin onu tanımamasına üzülür.
Kasabada kimsenin ayağına olmayan ayakkabı, prensi hayal kırıklığına uğratır. Günler günleri, aylar ayları kovalar. Prens tam bir sene sonra yeniden balo düzenlemeye kararı verir. Aynı geçen seneki gibi kasabadaki bütün kızları baloya çağırır. Sindirella’nın kardeşleri bu sene de baloya giderler. Sindirella bir umutla odasına gider. Geçen seneki gibi peri belki yine gelir diye. Bekler, bekler, bekler ama peri bir türlü gelmez. Bütün umudunu kaybeden güzel kız ağlamaya başlar. Tam o sırada dışardan bir ses gelir. Cama doğru gittiğinde üvey kardeşlerinin sürekli bahsettiği çobanın oğlu Leon’u görür. Onu bu evden kurtarmak için geldiğini söyler. İkisi birlikte bu kasabadan kaçarlar.
Bir sene boyunca prensi sevdiğini zanneden genç kız yanılmıştı. Bir gün önce dans ettiği kişinin nerede olduğunu bulmak için bütün kasabayı gezen prens, Sindirella’yı görür görmez tanımalıydı. Sindirella’nın iyi ki o gün ayakları şişmiş ve o ayakkabı ayağına olmamıştı. Yoksa peşinden koşan kişiyi sadece arkasında bıraktığı bir ayakkabıyla bulmaya çalışan bir aptalla ömür boyu mutsuz olacaktı…