Teknolojik gelişmelerin hiç olmadıkları kadar hızlı oldukları bu günlerde insanların kimisi kendini düşünürken buluyor. Diyor, bu teknoloji aslında beni daha çok sömürmek, patronuma daha fazla gelir getirmek amacıyla daha da gelişmiyor mu?
Günlük hayatta yaptığımız aktiviteleri kolaylaştırma adı altında saklanan bu teknoloji aslında yoksa bizi yavaş yavaş, sinsi bir biçimde yıkıma, iç savaşa, yok oluşumuza mı götürüyor? Kimileri bu sorularına cevap ararken bazı insanlar da var olan iki nesneyi birleştirip, tepesine kendi isim soyismini baskılayıp bunu “Son teknoloji” isminin altına saklayarak satış yapıp yüksek bir miktarda gelir elde etmeye, kendi minik dünyaları içinde mutlu mesut yaşamaya çalışıyor.
Geçmişe dönüp baktığımızda teknolojinin aslında tamamen insanlara zor, fazla fiziksel ya da zihinsel güç gerektiren eylemleri, fiilleri kolaylaştırmak, bu yükü insanların omuzlarından kaldırmak amacıyla geliştirilmeye başlandığını görüyoruz. Kaldıraç, tekerlek ve daha sayısız icat, buluş, teknoloji bunlara örnek olarak verilebilir. Sabahları gözlerimizi açıp baktığımız zamanda ise teknolojinin eskiden olan amaçlardan daha çok para, popülarite gibi amaçlara ulaşmak için bir araç olarak kullanıldığını, ilk baştaki “Herkese yardımı olsun.” bakış açısına zıt bir yönde kararlı adımlarla ilerlediğini söyleyebiliriz. İnsanlar, zamanla daha da kendilerine, sadece ve sadece kendilerine ve yakın çevrelerine odaklanmaya, evren kendileri etrafında oluşmuş gibi davranmaya başlamışlardır. Bunun sonuçlarından birisi de yeni olduğunu iddia ettikleri ürünler üretip inanılmaz, çene düşürücü fiyatlara bunları başkalarına satmak. Başka bir çeşidi ise aşırı ucuza kalitesiz ürün satıp kandırmak. Bu ve benzeri düşüncesizler, teknolojiyi asıl amacının dışında kullanarak kendilerinin işine gelen şeyleri kullanan insanlar, bizlerin birbirimize olan güvencini sarsıyor, etrafımızdakileri ve iletişim kurduklarımızı sorgulamamıza sebep oluyor.
Toplumun neredeyse tamamen güven üzerinde durduğunu, bunun üzerine kurulu olup ancak onun varlığıyla varlığına devam edebileceği düşünüldüğünde insanlar arası güven bağlarının yavaş yavaş kopmaya başlamış olması her birimizi sıkıntılı bir duruma koyuyor. İlk başlarda aşırı büyük, çok önem taşıyan bir sorun gibi gözükmüyor olsa da gerçekte tepeden yuvarlanmaya başlamış bir kar topuna benzer. Bu problem göz ardı edilir, fark edilmeden de olsa baş edilemeyecek bir boyut alır ve insanlar artık kendilerine bile güvenemeyecek noktaya gelirler. Bunun bir sonucu olarak da toplum yıkıma sürüklenir.
Her ne kadar ilk başta masum sebeplerle hayatlarımıza girmiş olsa bile, sonuç olarak teknoloji ve teknolojik gelişmeler amaçları dışında kullanılmaya başlamıştır ve bu durum şu anda olduğu gibi devam ederse bizleri hiçbir şeye güvenemeyen bireyler haline getirebilir, toplumu geri dönüşü olmayan bir noktaya sürükleyip bir gün insanlığın tamamen ortadan kalkacak noktaya gelmesine sebep olab
ilir.