Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken eski zamanlarda adı sanı unutulmuş bir köy varmış. Bu köyün adı, Aman Verir Köyü’ymüş. Bu köyün, asla iyi geçen bir günü yokmuş.
Kısacası, her gün çok garip ve değişik olaylar meydana gelirmiş. Mesela kuşların herkesi kaçırdığı ve zor kurtuldukları, ormandaki tavşan ve sincapların birlik olup herkese fındık, fıstık ve ceviz attıkları, hatta kış günü yapılan kardan adamların gece canlanıp ebelemece oynadıkları bu garip olaylardan bazılarıydı.
Ayrıca eskiden bu köyde bir sistem varmış. İşte bu sistemi kimse bilmiyormuş. Sadece bilen bazı kişilerin olduğu söyleniyormuş. Belki de her şey bundan kaynaklanıyordu. Fakat bir gün bu köy terkedilmiş. O günden sonra eski köy sakinleri bu köye adımlarını bile atamamışlar. Fakat bunun neden olduğu asla bilinmemiş.
Bir gün bu köyü özleyen iki arkadaş, bu garip olayları araştırmaya başlamış. Günlerdir süren bu araştırmanın 5. gününde akıllarına birilerine sormak gelmiş. İlk önce Ayşe Hanım’a sormuşlar. Aldıkları cevap ise” Bilmiyorum, üzgünüm.” olmuş. Sonra Çiftçi Ali Bey’e sormuşlar ondan alınan cevap ise, “Bilmiyorum ama 5 tane kuzuyu nasıl aynı anda büyütebileceğinizi biliyorum.” olmuş. Son olarak Saygın Bey’e gidelim demişler fakat Saygın Bey evde yokmuş. Bu yüzden eve gelmesini beklemişler. Sordukları zaman Saygın Bey’in yüzü buruşmuş ve “Konuşmak istemiyorum, Merve Hanım’a sorun.” demiş. Merve Hanım ise “Aramızda kalsın ama biz Saygın ile bu sistemi biliyoruz.” demiş. Arkadaşlar çok şaşırmış ve ne olduğunu sormuşlar.
Merve Hanım ise” “Bu köy beraber olunca güzelleşecekti. Sizin bizi de aranıza almanız gerekiyordu. Ama sizin yaptığınız şey bizi dışlamaktı. Bu olayları da biz hazırladık zaten bizi anlayın diye plan kurduk. Fakat siz köyü terk etmeyecek, bizi de aranıza alıp arkadaşlığı öğrenecektiniz.” dedi. Kızlar onları haklı buldu ve köyü bir daha kurdular. Ama bu sefer bu köy, Arkadaşlık Köyü’ydü.