At Havuç ve kedicik Yumak tanışalı 6 ay olmuştu. İki arkadaş birbirlerini her şeyden çok seviyordu. At “Seni kocaman kamyonlar kadar seviyorum!” derdi Yumak’a. Yumak ise “Asıl ben dev elmalar kadar seviyorum!” diye karşılık verirdi.
***
Günlerden bir gün iki arkadaş birlikte pikniğe gitmeye karar verdiler. Piknikte yemek için yanlarına bolca papatya aldılar. Piknik sepetleri olmadığı için her şeyi kaykay ile taşıdılar. Tam 81 adım sonra ormana vardılar, bir ağacın gölgesine piknik örtülerini serip oturdular. Tam karınlarını doyuracaklardı ki önlerinden 10 ayaklı, üçgen suratlı bir ressam geçti! Bunu gören Havuç ve Yumak şaşkına döndü. Daha önce ormanda bir dev, üç pinokyo ve 76 tane kurbağa görmüşlerdi ama bugüne dek böylesiyle ilk kez karşılaşıyorlardı. Hemen kalkıp onun peşine düştüler! Koştular koştular, sonunda siyah yapraklı bir ağaca ulaştılar. Ağacın gövdesinde gizemli bir kapı vardı. Yaklaşıp kapıyı çaldılar ama kimse yanıt vermedi. Sonra “Hav hav” diye bağırdılar. Ama yine yanıt veren olmadı. Sonunda Havuç “Merak etme Yumak benim cesurca bir fikrim var!” dedi ve toynağı ile kapıya yaslanıp sihirli sözcükleri söyledi: “Yimanda limanda 10 kere süt verdi bizim manda.” derken gizemli kapı açılıverdi! Kapının ardından kare gözlü, turuncu sakallı, kafasına pantolon takmış bir koca ayak çıktı ve “Arkadaş olmayan giremez!” dedi. Havuç ile Yumak birbirlerine bakıp gülümsediler. Kapıdan el el geçtiler…<3 🙂