ARKADAŞLARLA BİR KAMP

Altıncı sınıfın sonu gelmiş, uzun bir tatil bizi bekliyordu. Arkadaşlarımla bir kafede buluşmaya karar vermiştik. Orada konuşurken aklıma çok güzel bir fikir gelmişti: Bir kampa gitmek. Bu fikrimi grupla paylaştım. Onlar da fikrimi beğendi. Geriye izin almak kalmıştı. İzin konusu zor olmamıştı aslında. Ama annem bizim için biraz endişelenmişti. Kendi başımıza kampa gitmek için hâlâ küçük olduğumuzu düşünüyordu. O yüzden ben de ona endişelenmemesini, kalacağımız her günün sonunda onu telefonumdan arayacağımı söyledim. Aslında haklıydı ama ben bunu henüz bilmiyordum…

Kampta sadece dört gün kalacaktık. Ama yine de tedbir amaçlı yanıma altı günlük kıyafet aldım. Kıyafetlerin yanı sıra ayakkabı, tarak ve okumak için bir kitap da koydum bavuluma. Yola çıkma vakti gelmişti. Anneme ve babama veda ettim. Üç saat süren yolculuğun ardından kamp yerine, yani Aydın’a varmıştık. Çadırlarımızı kurduk. Ateşi yakmak için odun gerekliydi ve kimse odun toplama işini yapmak istemiyordu. Bu yüzden bir sistem oluşturduk. Her gün birimiz odun toplamaya gidecekti. Kura çektik. Ben üçüncü güne çıktım.

İlk iki gün normal bir kampta gibiydi. Marshmallow kızarttık ve yedik, birbirimize korkunç hikâyeler anlattık, yıldızları izledik. Yani bildiğiniz tipik kamp olayları. Ama üçüncü gün hiç iyi geçmedi. Önceden de bildiğiniz üzere odun toplama sırası bendeydi. Herkes odun toplama görevinden çiziksiz dönmüştü. Ben de başıma bir şey gelmeyeceğini umarak yola düştüm. Yoldaki çiçekler, doğal güzellikler beni çok etkiledi. Bir süre sonra odun toplamam gerektiğini hatırladım ve toplamaya koyuldum. Bir sürü odun topladım. Tam yeterli odun topladığımı düşündüğüm için geri dönmeye hazırlanıyordum ki… Evet, gelirken hangi yollardan geçtiğime dikkat etmediğimi ve kaybolduğumu anladım. İlk önce çok korktum ama bununla ilgili birçok belgesel izlemiştim. Bu belgeselleri hatırladım. İlk önce soğukkanlı olmam gerekiyordu. Hava kararmadan ağaçlardan yaprak topladım ve odunların üzerine topladığım yaprakları serdim. “Yatağımı” tamamladıktan sonra uzun bir kalası yatağımın yanına diktim ve kamp alanını aramaya koyuldum. Eğer kamp alanını bulamazsam geceyi burada geçirecektim.

Maalesef kamp alanını bulamadım ve geceyi odun ve yapraklardan oluşan yatağımda geçirdim. Neyse ki arkadaşlarım 112’yi ve ailelerimizi arayıp haber vermişlerdi. Sonraki sabah arama-kurtarma ekipleri beni buldu ve kurtardı. Bu talihsiz olayın ardından o sabah Ankara’ya yeniden döndük. Annemle babam benim için çok endişelenmişlerdi. Beni görünce sımsıkı kucakladılar ve o gün kararımı almıştım: Bir daha asla bir kampa gitmeyecektim!

(Visited 14 times, 1 visits today)