Arkadaşımın Doğum Günü

Bir gün evde televizyon izliyordum. Evde yalnızdım ve canım sıkılmıştı. Aniden telefonuma bir mesaj geldi. Mesaj, en yakın arkadaşım Gülce’dendi. Şöyle yazıyordu:

Sevgili Zeynep,

Yarın bir doğum günü partim var ve katılmanı çok isterim. Parti bizim evde olacak, birçok arkadaşımı çağıracağım ve çok eğleneceğiz.

Yarın akşam saat 6’da başlıyoruz. Pinyata patlatmaktan oyunlara kadar her şey olacak! Böyle özel bir günde yanımda olmanı çok isterim. Umarım gelebilirsin.

Sevgiler…
Gülce

Bu mesajı okuyunca sevinçten havalara uçtum. Artık hem sıkılmayacaktım hem de arkadaşlarımla vakit geçirecektim. Mutluluktan “Yaşasın!” diye bağırdım. Ancak alt komşu gelip sessiz olmamı rica etti, ben de özür diledim. Annem ve babam işten geldiklerinde hemen onlara partiyi anlattım. İlk başta ertesi gün kardeşime bakmam gerektiği için izin vermediler ama sonra aralarında konuşup gitmemin benim için iyi olacağına karar verdiler. Bir kez daha mutluluktan havalara uçtum. O gece mektupta yazan bir şeyi dikkate almadan uyudum.

Sabah uyandım, kahvaltımı yaptım ve okula gittim. O gün Cuma’ydı. Okuldan eve geldiğimde hazırlandım ve partiye annemle birlikte gittik. 12 yaşında olduğumu, yalnız gidebileceğimi söylesem de annem gelmekte ısrar etti. Yolda birden aklıma bir düşünce geldi ve içimden “Haaayııır!” dedim. “Ya Gülce’nin benim tanımadığım arkadaşları gelirse? Rezil olacağım!” diye iç geçirdim. Fakat artık çok geçti; neredeyse varmıştık.

Partiye vardığımızda tanıdığım kimseyi göremeyince utançtan yerin dibine girmek istedim. Tam o sırada Gülce yanıma gelip, “Hey, neden yüzün bu kadar solgun? Sen de diğer herkes gibi eğlensene!” dedi. “İ-iyiyim,” diyebildim. Gülce iyi olup olmadığımı sordu, ben de “Harikayım,” dedim. “O zaman eğlenmene bak, birazdan gelirim,” dedi.

Bu kalabalığın arasına karışmanın iyi bir fikir olacağını düşündüm ve yabancıların arasına girdim. Bir kız gelip “Bizimle oynamak ister misin?” diye sordu. “Olur.” dedim ama içten içe heyecandan eriyordum. Sonra Gülce geldi ve bizi tanıştırdı. Kızın adı Mira’ydı. Beni arka bahçeye götürdüler ve başka arkadaşlarla tanıştım. Çeşit çeşit oyunlar oynadık, çok eğlendik. Havuza girdik, voleybol oynadık ve daha birçok etkinlik yaptık. O an, yeni arkadaşlar edinmenin aslında eğlenceli bir şey olduğunu anladım.

Sıra pinyata patlatmaya geldi. Herkes “Gülce!” diye tezahürat yapıyordu, ben de onlara katıldım. Gülce pinyatayı patlattı ve içinden bir sürü şeker çıktı. Herkes şekerlerden aldı. Ardından herkes hediyelerini verdi. Ben, küçüklüğümüzden beri birlikte çekildiğimiz fotoğraflardan bir albüm hazırlamıştım. Gülce çok mutlu oldu.

En son pasta üflemeye sıra geldi. Çilekli pastanın üstünde pembe kalpler vardı. Gülce dileğini tuttu ve pastayı üfledi. Herkes onu tebrik etti ve pastadan yedik. Gün sonunda herkes birbirinin telefon numarasını alıp arkadaş oldu, ben de öyle.

Eve dönerken çok mutluydum. Yeni arkadaşlar edinmenin eğlenceli ve güzel bir şey olduğunu anlamıştım. Hayatımın en mutlu günlerinden birini yaşadım.

(Visited 10 times, 1 visits today)