Arhan hep bilim adamı olmak istermiş. Bilim adamı olunca erimeyen dondurma, karpuz tadı hiç bitmeyen bir sakız yapmayı düşünürmüş. Marsa gitmeyi hayal edermiş. Araştırmalar yapar, roketler çizermiş. Artık Mars’a gitmek için roketini ve astronot kıyafetini hazırlamış. Evinin bahçesinden roketiyle yukarıya çıkmaya başlamış. Uzaya geldiğinde hızla Marsa doğru gidiyormuş. Çok hızlı gittiği için roketi bozulmuş. Hızlıca astronot kostümüyle ve oksijen tüpüyle roketten atlamış. Sonunda Marsa gelmiş. Etrafta parlak elmas görünümlü taşlar varmış. Annesinin beğeneceğini düşünerek onlardan toplamış. Oksijeni azalmaya başlamış. “Fazla vaktim kalmadı, bu durumdan bir an önce kurtulmalıyım” diye düşünmüş. Ama nasıl dünyaya gideceğini bilemiyormuş. Karşısına Marslı bir bilim adamı çıkmış. Bilim adamı onu dünyaya yaptığı roketle göndermiş. Getirdiği elmaslar herkesin çok ilgisini çekmiş. İyi ki yanıma almışım yoksa Mars’a gittiğime inanmazlardı” diye düşünmüş. Sırada Neptün’e yolculuk varmış.