Bütün okuyuculara merhaba. Bu ayki blog yazımın konusunu engelli insanlara ve onların toplumdaki yerlerine dikkat çekmek için seçtim. Bunda teyzemin de çok rolü oldu. Çünkü benim teyzem görme engelliler için gönüllü okuyuculuk yapıyor. Özel hazırlanmış stüdyolarda seçilen kitapları mikrofon eşliğinde cd’lere sesli olarak okuyorlar ve bu cd’ler görme engelli insanlara dağıtılıyor. Bazen de onların olduğu ortamda canlı olarak okuyuculuk yapıyorlar. Onlar adına çok güzel bir yardım. İlk duyduğumda çok etkilendim ve sizlerle paylaşmak istedim.
Bir de işaret dili öğretmenliği var. Ülkemizde yeni yeni gelişen ama yol katedilen bir alan. İşaret dili tercümanlığı ise bununla paralel olup görsel medya sayesinde daha da benimsenen, neredeyse birçok televizyon kanalında yayınlanan programların alt köşelerinde yerini almaktadır. Hepimiz görmüşüzdür. İleride ben de bu konular da eğitim alıp kesinlikle bu işlerin içinde olmayı çok istiyorum.
Öncelikle sadece dünyada değil ülkemizde de maalesef bir kavram kargaşası yaşıyoruz bu konuda. Toplumda hepimizin hemen hemen her yaşam alanında karşılaştığı zorlukları gördüğümüz, kiminin engelli kiminin özürlü olarak nitelendirdiği insanlar. Aslında ne kadar da hayatımızın için de olup ta dışında hissettirilen engelli insanlar. Zihinsel ve ya bedensel engelli, işitme engelli, görme engelli hiçbiri fark etmez, doğuştan ya da sonradan olan engelleri. Bizler onlara bakarken ya da gördüğümüzde asıl yapmamız gereken farklıymış gibi bakmamak. Acaba kaçımız bunu başarabiliyor?
Maalesef engelli insanların hayatlarını kolaylaştıracak topluma kazandıracak imkanlar o kadar kısıtlı ki. Bunu etrafımıza baktığımızda rahatlıkla görüyoruz. Hastane girişleri, okullar, kurumlar, alışveriş merkezleri, binalar saymakla bitiremeyeceğim kısacası insanın olduğu bütün yaşam alanlarında düzenlemeye gidilmesi gerekir. Bu düzenlemelerle ilgili daha çok kamu spotu oluşturulmalı, sivil toplum kuruluşları ve diğer kurumlar tarafından da desteklenmelidir. Hep bir elden bazen bireysel bazen de topluca yapabileceğimiz bir şeyler var mutlaka. Sadece küçük bir zaman dilimi ayırarak onlara ulaşabiliriz. Ayrıca bu konuda öğrendiğim başka güzel bir şey ise kamu kurumlarında değil ama özel sektörde engelli personel çalıştırmak bir zorunlulukmuş. Evet yanlış duymadınız. Hatta cezai yaptırım bile içeriyormuş. Özetle örnek verecek olursam 70 işçinin çalıştığı bir sektörde en az 2 engelli personelin çalıştırılması gerekiyor. Bu düzenleme engelli insanlar için hem fırsat hem de umut verici. Kaynaştırmayı, sevgiyi ve bir arada olabilirliği gösteriyor. Tabi ki bu sayının ileride arttırılması daha da sevindirici olacaktır.
Empati kurmayı öğrenerek, engelleri hissettirmeden güzel bir dünyada yaşamak dileğiyle…