Apaçık Gizlilik

Teknolojinin gelişmesiyle ve kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber birçok dezavantajının var olduğunu gördük. Bağımlılık, bağımlılığın getirdiği asosyallik ve sağlık problemleri, sanal suçlar bu dezavantajlara verilebilecek örneklerden. Son zamanlarda gündeme gelen dezavantaj ise kişisel bilgilerimizin izinsiz kayıt altına alınıyor olması. Öyle ki 2016 yılı ABD seçimi için Facebook ‘un kişisel verileri sattığı iddia edildi.

Doğal olarak bu hareket kullanıcılar tarafından yoğun tepki çekti. Günlük hayatta teknolojiyi kullanırken kendimize ait birçok veriyi Facebook ve benzeri sitelere veriyoruz ancak bunun bize karşı kullanılmasını istemeyiz. Şayet bu gibi siteler de güvenliğin yüksek seviyede olduğunu öne sürüyor. Peki, böylesine ciddi bir olayın olma olasılığına karşın, biz kullanıcılar ne yapmalıyız?

Aslında bu gibi güvenlik sorunları ilk kez karşılaşılan bir olay değil, aynısı Snapchat ve Pokemon GO gibi uygulamalarla beraber hayatımıza girmişti. Bu uygulamalarda ise konumumuzu açık bir hale getiriyor ve herkes tarafından görülebilir oluyordunuz. Tabii ki bu uygulamalar Facebook gibi izinsiz yapmamıştı ancak konumumuzu aktif hale getirdiğimiz takdirde bilgilerimiz diğer kullanıcılar tarafından kötüye kullanılabilirdi. Sonuç olarak kullanıcılar gözünden bakılınca bu uygulamaları kullanmamaktan başka bir çözüm yolu bulamıyor insan. Elimizdekiler ise sadece olay hakkında yapabildiğimiz yorumlar.

Bu olayların negatif tepki çektiğini hep söylüyoruz ama hiç pozitif etki çekme ihtimallerini düşündük mü? Düşünüyorum ki, yöneticiler kullanıcılardan elde ettikleri bilgileri kendileri için değil de kullanıcılar için kullansa nasıl olurdu?

Bildiğimiz gibi sosyal medya uygulamalarında sayısız bilgimiz var bunlardan biri konumumuz. Konum bilgilerimiz kullanılarak daha sık gittiğimiz yerleri tarayarak sevdiğimiz ya da sevmediğimiz restoran, kafe, kütüphane ya da park gibi alanları bularak bize öneriler sunabilir. Bu da şüphesiz bizim için daha rahat bir seyahat imkânı sunar. Her şeyde olduğu gibi bu süreçte de tatmin olmadığımız bir şey var, yapay zekâ bize bu önerileri sunarken kesintisiz bir biçimde bizi izleyecek ve bu da insanların hoşuna gitmeyecek olan bir etmen.

Daha detaylı düşündüğümüzde bu gibi yardım uygulamalarını çeşitlendirebiliriz. Eski fotoğraflarımızı bugüne getiren bir uygulama, zor zamanımızda polisi araması için görevli bir uygulama, arkadaşlarınızla aranızdaki mesafeyi ölçen bir uygulama, okulunuza ya da işinize yardımcı bir uygulama… Bana soracak olursanız şu anda bile kullanabildiğimiz bu özelliklerde değil asıl olay. Olayları karmaşıklaştıran şey, insanlığa ve doğaya olan uyumdur.

Demek istediğim şu ki belki de insanlığın sosyal medya ya da diğer teknolojik icatlara ihtiyacı yoktur. Tabii ki onlar işimizi kolaylaştıran ve yaşamımıza katkı sağlayan buluşlar ancak beraberinde getirdikleri sıkıntılarla uğraşmak da sorunun kendisiyle uğraşmaktan daha zor.

 

Sonuç olarak, insanların hayatta kalabilmesi için maddi ve manevi ihtiyaçları vardır. Manevi ihtiyaçlarından biri ise kişisel mahremiyettir. Her ne kadar insan sosyal bir varlık olsa da yeri ve zamanı geldiğinde kendisiyle baş başa almalı ve kendi gizlileri olmalıdır ki hayatta kalabilsin. Sosyal medya ve benzeri uygulamalar ne kadar yardım etmeye uğraşırsa uğraşsın bizim hayatımız için zorunlu bir yapıtaşını yok ediyor bu da onu hedeflemek istediğinden uzağa itiyor. Sosyal medyanın beraberinde getirdiği bunlarca sorunun sayısı o yüzden azalmak yerine sürekli artıyor. Bizim hayatımıza ait olmadığı için.

(Visited 10 times, 1 visits today)