Annem her zaman bana “Başına ne gelirse hep meraktan gelir.” derdi. Bende yılların bilgisi(!) ile “ Eğer Newton yere düşen elmanın nasıl düştüğünü merak etmeseydi yerçekim kuvveti nasıl keşfedilirdi?” diyerek cevap verirdim. Aldığım cevap hep aynıydı “ Büyüyünce anlarsın.” ve anladım. Anlatacağım hikaye yaşandığında 6 yaşındaydım. O yaşlarımda bana öğrenme perileri gelmişti o yüzden benim yaşam alanım parklar değil kütüphaneler olmuştu. Benim için kaydıraklar uzmanlara göre mikrop yuvası olanlar değil benden ağır olan kitapların sayfalarıydı. En güzel sallanan salıncak değil, en rahat kitap okuma koltuğuydu benim tüm derslerde olmak istediğim yer.
Bir gün, üniversitedeki abimin bile zar zor anlayabileceğini düşündüğüm bir kitabı aldım elime, eskiydi bu tarih kitabı anlatacak çok şeyi vardı. Tam bunu düşünürken bir karakter fırladı, bir tarih profesörüydü bu. Tarih bilgim o kadar da iyi değildi ama bu rehberin tarih sayfalarında yeri olmadığını biliyordum. Bana ilk başta Bizans surlarıymışım gibi yadırgayarak baktı ama asıl misafir oydu ve asıl yadırgaması gereken de bendim. Bana yaşlı teyze edasıyla “ Ne işin var senin burada ? “ dedi. Benim ne dememi bekliyordu acaba “ Ay pardon yanlış kitapmış “ demem mi gerekiyordu? Bende “ Asıl sizin burada ne işiniz var?” diyerek sorumluluğu onun üstüne atmaya çalıştım. Bir an şöyle bekledi beni polis gibi süzdü ve hiçbir şey gibi “Aa o şanslı çocuk sensin o zaman.” dedi. Ben de usluca “ Galiba.” dedim ve macera burada başladı
Bana ilk başta Türklerin tarihini anlatmaya başladı. Anlatmaya başladı dediğim öyle tahtada değildi, olayları padişahları bizzat ben canlı olarak görme ve anlama şansım oldu. Bazen büyüklerimizi ansiklopedi olduklarını düşünürüz telefondan arama yapmakta zorlandıklarında ama şuan izlediğim görüntülerde anladım ki teknoloji bizim 15 yıllık ömrümüzden çok daha hızlı gelişmiş. Geldik en sevdiğim kısma : Padişahlar. Küçük bir beylikten koskocaman bir imparatprluğa dönüştü( bu arada kıskandırmak gibi olmasın Yıldız Sarayındaki manzara o zamanlar çok daha güzelmiş). Alınan tüm kararları bizzat kararı veren kişiyle tartışma fırsatım oldu. Sonra basetttiğim bu imparatorluk küçüldü küçüldü ve neredeyse yok olacaktı ki karşımıza koskoca ansiklopedide göremeyeceğimiz türden bir kahraman çıktı. Mustafa Kemal Atatürk. Bu küçücük imparatorluğu düzeltmekle kalmadı, tam bağımsız ve kendi kendini yönetebilen modern bir ülke çıkardı ortaya.
Bu ansiklopedinin anlatacak daha çok şeyi var ama hikayeyi en güzel yerinde bırakmak bazen tüm hikayeyi anlatmaktan daha güzel oluyor.