Ankara’nın dili olsa derdi ki Mustafa Kemal Atatürk olsun devletimiz demokratik bir devlet olsun, insanlar birbirine kötü söz söylemesin. Yurdumuza hiç düşman gelmese yurdumuz Atatürk’ ün bıraktığı gibi olsa. Atatürk’ ün kurduğu Atatürk Orman çiftliğindeki ağaçlar hiç kesilmese, emeklerle dikilen ağaçlar kesilmese. Atatürk ün ağaçlara ne kadar hassas olduğunu dinlediğim iki hikayeden biliyorum. Atatürk Yalova’ya gittiğinde kendi için yapılan bir ev için koca bir çınar ağacını keseceklerini görmüş ve istememiş kesilmesini ve onun yerine evi taşıtmış.Nasıl olduğunu anlamadım ama çok hoşuma gitmişti. Diğer hikayede ise Çankaya Köşkü’ ne giderken yol kenarında dikili olan iğde ağacının yanında durup altında otururmuş ve dinlenirmiş. Bir gün memleket gezisinden dönünce Çankaya Köşkü’ ne çıkarken iğde ağacının kesildiğini görmüş ve çok ağlamış. Ankara’nın dili olsa da konuşsa Atatürk zamanında ağaça değer verilirken şimdi Ankara’da biz çoçukların rahatça oynayacağı yerler yok. Neden biz çocuklar düşünülmüyor ve binalar yapılıyor acaba ben bunu anlamıyorum. O zaman aklıma Ankara’nın dili olsa da konuşsa diyorum.