Ankara’da yaşamamıza rağmen Ankara Kalesine hiç gitmemiştim. Bir hafta sonu babam Ankara Kalesi’ne gideceğimizi söyleyince çok sevindim.
Kaleye ulaştığımızda uzaktan küçük görünen duvarların çok yüksek olduğunu gördüm. Uçakların olmadığı dönemde bu duvarları aşıp kalenin içindekilere zarar vermenin imkansızmış. Kalenin içinde insan kendini geçmiş zamanda hissediyor. Kalenin duvarlarının üzerinden Ankara çok güzel görülüyordu.
Kalenin her tarafını gezdik. Kale içindeki çoğu yer eski Ankara Evleri evleri şeklinde yapılmıştı. Öğlen yemeği için Kınacızade Konağı isimli bir restorana gittik.
Restoranın her tarafı antika eşyalarla doluydu. Tarihi 1800 yılına kadar gidiyormuş. Yemek siparişi verdik beklerken babamla birlikte antika eşyaları incelemeye koyulduk.
Üst kata çıktığımızda bir odanın girişinde Prof. Halil İnalcık Odası olduğunu görünce babam çok şaşırdı.
Prof. Halil İnalcık’ın yakın zamanda vefat eden çok büyük Türk tarihçi olduğunu söyledi. Prof. Halil İnalcık’a ait duvardaki resimleri ve kitaplarını inceledik. Babam restoran sahibiyle Prof. Halil İnalcık hakkında sohbet etti. Prof. Halil İnalcık bu odayı çalışma ofisi olarak kullanıyormuş. Hafta sonu hem Ankara Kalesi’ni gezmiş hem de ünlü tarihçi hakkında bilgi sahibi olmuştum.
.