Ankara

Yine Güneş ağarmıştı o sabah ve binlerce insan uykusundan ayılmaya çalışıyordu. Ayılmak için kimisi kendine bir fincan kahve yapıyor kimisi soğuk bir duş alıyor kimisi de sabah koşusuna çıkıyordu. Günün en sevdiğim saatleri bu saatlerdi, soğuk şehre sıcak tatlı güneş ışıklarının değişi içime işliyordu.
Her zamanki gibi esnaflar güne ilk başlayanlardı, dükkanlarının kepenklerini açmış günün ilk istifini bekliyorlardı. Mesela Muittin amca o sabah yine küçük ayakkabı dükkanını açmış her zamanki prensiplerini es geçmeden fırçaların ve boyaların hepsini teker teker temizleyip alfabetik sıraya dizdi.
Ama bu hikaye Muittin amcayla ilgili değil milyonlarca insanın üzerinde yaşadığı bir şehir olan Ankara’yla ilgili. Muittin amca gibi binlerce insanın, sokak hayvanlarının, iş adamlarının, öğretmenlerin ve torbacıların bulunduğu bir şehir olan Ankara.
Ankara’nın ayazı dışarı çıkan her insanı donduruyordu. Ankara’da o sabahın gecesinde yine birçok insan içip içip kusmuştu o gece yine birçok suç işlenmişti ve o gün birçok bebek dünyaya gelmişti. Aslında çoğu insan gününü aynı geçiriyordu ve bu onları ufakta olsa rahatsız etmiyordu. Her gün aynı şeyi yapmaktan her gün aynı kişileri görmekten asla bıkmıyorlar. Oysa ben onların bu rutin hayatından öylesine bıkmıştım ki.
Mesela Münevver teyze her gün başka birinin altın gününe gider iki üç havlu çalar üç beş poğaça, börek yer evine gelir asker emeklisi kocasına yemek yapardı. Oysa Münevver teyzenin küçük kızı öyle midir? Her akşam başka bir mekanda başka kişilerle gününü gün ediyordu. Büyük kızı da küçük kızın aksine annesinin dizinden ayrılmaz dersine çalışır. Mimarlık mezunu büyük kız sessiz naif bir kızdı, her gün kediler için süt bırakmayı unutmaz, hayattaki tek hobisi olan şiirlerle uğraşırdı. Küçük kızın adi Selen’di, bir de bir aralar bunun asi bir erkek arkadaşı vardı. Çocuk kaçak uyuşturucu satıcısı olduğundan dolayı hapse girene kadar ilişkileri sürdü. Şimdilerde çocuğun çete üyesi olan bir sevgilisi var.

Ankara’nın modernleşmeye giden yolunda çıkan ilk engel ihtişamlı saraylar ve çirkin köprüler oldu. Ankara’da tonlarca ağaç kesildi ve yerine gökdelenler dikildi, nüfusun artmasıyla da çarpık kentleşme oluştu. Ama bunun yanında Ankara’da hala güzel gitmeye çalışan şeyler var. Mesela devamlı yapılan sanat gösterileri ve konserler Ankara’nın kültürleşmesine yol açar. Bunları da takdir etmek gerekir.

İnsanların bu rutin hayatı beni fazlasıyla yorsa da, şehrin modernleşmesi gerileşse de Ankara hala Ankara’dır ve başkenttir.

 

 

(Visited 93 times, 1 visits today)