Geçtiğimiz ay okulumuz Anıtkabir’e bir gezi düzenledi. Anıtkabir, büyük kurtarıcımız, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün ebedi istirahatgahıdır. Çok heyecanlıydım. Bu ikinci gidişim olacaktı. Daha önceden de gittiğim için Anıtkabir’i az çok biliyordum. Geçen sene de 23 Nisan gecesinde Anıtkabir’i halkın ziyaretine açtıkları zaman babamla beraber gitmiştik.
Okulun önünden on dokuz (19) kişilik bir servise bindik. Uzun bir yolculuktan sonra sonunda varmıştık. Sonra servisten indik ve elli (50) metre yürüdükten sonra askerleri gördük. Sadece gözlerini kıpırdatıyorlardı. Biraz gezintiden sonra müzenin önüne geldik. Müzenin içerisinde tarihi kıyafetler, silahlar, kılıçlar vardı. Daha sonra Atatürk‘ün eşyalarını görmeye gittik. Neler neler gördük: Atatürk’ün arabasını, kılıçlarını, tabancalarını, bastonlarını, saatlerini ve sigaralarını gördük. Yani kısacası ona ait olan her şeyi gördük. Daha sonra hediyelik eşya dükkanını gezdik.
Atatürk’ü göremiyor olsam da, anıt mezarında bulunmak bile kendimi ona yakın hissettiriyor. Bu sebeple Anıtkabir’e gitmeyi çok seviyorum.