Bir zamanlar, anısı unutulmuş bir köy varmış. Bu köy, eski atalarımızdan kalma, eski bir köymüş. Eski Anadolu savaşlarından kalma, köylülerin güvenli bölge olarak kullandığı bir köymüş. Şimdilere kadar ayakta kaldıysa, kim bilir sağlam mıdır? Tabi ki! Bu köy, tuğladan değil, altın, gümüş gibi şeylerden değilmiş. O köy, dağın içine inşa edilmiş! Şaşırdınız değil mi? malzemesi taştanmış (umarım buna şaşırmadınız). Tabi ki, arada sırada deprem oluyormuş, ama köylüler alışmışlar. Ara sıra turist gelince kovuyorlarmış. Yemek olarak biftek (çiğ), tavuk eti (o da çiğ) yiyorlarmış. Eğer aralarından biri koyun eti yerse, şanslı sayılıyormuş. köylülerin kıyafetleri pis kumaştanmış. Gelgelelim bilim insanlarının araştırmalarına. Uzun araştırmaları sonucu halen bu köyün yerini tespit edememişler. Sadece üç / beş turist görmüş (hani şu kovdukları).Fakat onlar koşarken fotoğraf çekememişler (maalesef ki).Bilim insanları araştırmalarından sonuç alamayınca pes etmişler. En son, biri köyü bulmuş. Her şey açıklığa kavuşmuş.