Anıların Yeri

Yağmurdan sonra gelen o toprak kokusu, Ankara’nın o gri havası ve ağaç dallarına tutunamayan yaprakların yerdeki o güneş ve ölüm renklerini, serinliğini ciğerime dolduruyorum, sessizlik ve serinlik birleşiyor. Kalabalığın uğultusu ile birlikte düşüncelerimin uğultusu diniyor.  İçimde bir hüzün var, güzün verdiği hüzün müdür bilmem. İnsan bazen içinde bulunduğu umutsuz koşullarda bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır. Pencerenin ardından uzun uzun manzarayı seyrederken bereket yağmaya başlamıştı, bulutlar usulca hareket ediyordu bu sırada ise benim aklıma hatıralarım geliyordu ve ufaktan sırıtıyordum. İnsan geri gelmesi mümkün olmayan anılarını özlemez mi zaten hep? 

                Bundan yıllar öncesinde yine böyle gri, yağmurlu bir havada babamın çalıştığı piknik yerinde kuyunun yanında biriyle karşılaşmıştım, gözlerinin altın rengi ile yerdeki yaprakların güneş rengi örtüşüyordu. O da kahvaltı için gelmişti, tam yürürken yanlışlıkla kuyuda duran bardağı devirdi ben hemen tuttum bana teşekkür etti, biraz konuştuk ve aynı üniversitede olduğumuzu öğrendik. Çok iyi arkadaş olmuştuk. Her şeyi birlikte yapardık. Daha sonra aramızda bir kıvılcım oldu ve kısa süre içinde çıkmaya başladık. Ben ise o gün piknikte düşürdüğü bardağı hep saklıyordum. 

                 Her şey çok güzel gidiyordu ta ki akşam mehtabında aldığım o telefona kadar, arayan annesiydi ve onun bir trafik kazası geçirdiğini söyledi, hastanenin adresini verdi. O an ne yapacağımı şaşırıp hemen hastaneye gittim. İç kanama geçirmişti, 5 gün boyunca yoğun bakımda kaldıktan sonra bal rengi yaprağımız kurumuş, altın rengi gözleri kapanmıştı. Yaklaşık üç sene boyunca depresyona girmiştim. Babam ihtiyarlayınca o piknik yerini bana devretmişti ve o günden sonra hep o kuyunun başında, bardağı yine aynı yere koyup o bardağa bakıyordum asla kimseye kullandırtmıyordum. Bir gün ben uyurken bir çocuk o bardağı almış su dökmeye gidiyordu hemen uyanıp bağırdım ‘dur, sakın bir adım daha atma, o bardaktan içme!’ çocuk bana neden diye sordu, dedim ki ’o bardak bana ondan kalan tek anı bu bardağı kimsenin kullanmasına izin vermiyorum’ çocuk bana eğer en değerli şeyi o bardak olsaydı onu en güvenli yerde saklayacağını, herkese açık olan bir kuyuya koymayacağını söyledi fakat her anı yerinde güzeldir onu uzakta tutsam hatırlar mıyım ki?

(Visited 48 times, 1 visits today)