Anılarımın Şehri

Sabah uyandım. O gün nedense biraz moralim bozuktu. Kötü hissediyordum. Perdelerimi açtım ve dışarıyı seyretmeye başladım. Evimin hemen aşağısında bir tane park vardı, zemini kumlarla kaplıydı. Parkta, 2 salıncak, bir de kaydırak bulunuyordu.

O an gözüm küçük bir kız çocuğuna takıldı. Rengarenk bir tişört ve kırmızı bir şortu vardı. Altında da en sevdiği beyaz sandaletleri. Saçlarını açık bırakmıştı. Parkta eğlenirken her ne kadar saçları rüzgardan önüne gelse de, bu durum onu rahatsız etmiyordu. Herhalde kendini o şekilde güzel hissediyor diye düşündüm. Ufaklık çok mutlu gözüküyordu. Parkın yanında büyük bir çay bahçesi vardı. Küçük kızın anneannesi olduğunu düşündüğüm beyaz saçlı çok tatlı bir teyze oturuyordu. Karşısında da 2 arkadaşı, sohbet ediyorlardı.

Yaklaşık 15 dakika onları izledikten sonra pencereden uzaklaştım. O sırada en yakın arkadaşım aradı. Buluşmak istediğini söyledi. Hazırlandım ve evden çıktım.

Onunla iskelede buluştuk. Etrafımızda eski ama güzel evler bulunuyordu. Bir sürü küçük küçük dükkan vardı. Yanımızdan geçen baloncuyu durdurup kendime pembe, kalpli bir balon aldım. Arkadaşım buralarda bildiği güzel yerler olduğunu söyleyerek beni eski ama bir o kadar da güzel olan sokaklara sürükledi. Evler genellikle beyaz ve sarı tonlarında, 4-5 katlıydı. Ne kadar eski olsalar da sağlam gözüküyorlardı.

Önümüzde eski bir saat kulesi vardı. Herkes önünde fotoğraf çekiniyorlardı. Arkadaşımla anı olsun diye fotoğraf çektik ve ilerlemeye devam ettik. Sağımızda ve solumuzda küçük takı dükkanları vardı. Arkadaşım, oradan bana bir kolye hediye etti. Çok sevinmiştim. Neredeyse girdiğimiz her dükkandan kendime, aileme ve arkadaşlarıma ufak ufak hediyeler almıştım.

Canımız biraz tatlı çekti. Bulunduğumuz yerin hemen arka sokağında bir tatlıcı vardı.  Önünde her zaman çok sıra olurdu. Oraya gittik ve sıra bekledik. Daha sonrasında tatlımızı alıp deniz kenarına oturmaya gittik. Tatlılarımızı yerken tatlı tatlı sohbetler ettik ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Güneş batıyordu ve gökyüzü çok güzel görünüyordu. Arkadaşımla iskeleye doğru ilerlerken fotoğrafçıya denk geldik. Birlikte fotoğraf çekindik. Sonrasında kordon boyu yürümeye devam ettik. İskelenin az ilerisinde yemyeşil bir bahçe vardı. Arkadaşım merak ettiği için bahçeye girdik ve bir banka oturduk. Hava yavaş yavaş kararıyordu. Etrafta ikimiz de dahil olmak üzere herkesin kahkahaları duyuluyordu.

Hayatımın en mutlu günlerindendi o gün. Yaşadığım yeri seviyordum. İskelesini, daracık olan ama içinde neredeyse tüm dükkanlar bulunan sokakları, saat kulesini, bahçelerini.. Şehrin her köşesinde binlerce anım vardı.

(Visited 1 times, 1 visits today)