Bir gün dedemlerin evinde çekmecelere bakarken yuvarlak bir metal buldum. Zinciri vardı. Çok merak ettim. Anneme hemen götürüp sordum, “Bu nedir Anne?” Annem de dedeme ait bir cep saati olduğunu söyledi. Sabırsızlıkla dedemin eve gelmesini bekledim. Dedem eve gelince hemen ona sordum bu nedir diye? Dedem de o cep saatine baktığında hep hatırladığı geçmişindeki o güzel anılarını tek tek bana anlattı. Bende bir an önce o cep saatini alıp boş bir odaya gittim. Cep saatinin kapağını açtım ve içindeki el işlemelerine, tarihin bıraktığı izlere bakarak hayallere daldım. Elimde tuttuğum bir cep saatiydi ama o an mutlu olduğum zamanı sanki anlıyordu ve o zamanı kendiliğinden durduruyordu. Bütün güzel anılarım o cep saatine bakarken canlanıyordu.
Donatı hatırlıyorum, tabi şuanda o yediğimin isminin Donat olduğunu söylüyorlar. Tarifi mümkün olmayan bir lezzet idi. İçinden akan sütlü çikolatası ve dışında pasta süsü ile süslenmiş olan koyu çikolatası. Ne zaman çikolata ile ilgili bir şey yesem aklıma hemen o ilk Donattaki aldığım lezzet geliyor.
Beştepe Kolejine başladığım ilk gün ki heyecanımı hatırlıyorum. Mor ve Yeşil Formaları ile rengarenk sınıfımızı, yeni arkadaşlarımı ve yeni öğretmenlerimle tanışacağım anın heyecanını hatırlıyorum.
Bir gün odama girdiğimde çalışma masamın üzerinde duran bir hediye paketini görmüştüm. O anda bana sürpriz bir hediyenin ailem tarafından alındığını anladım ve heyecanlandım. içinde ne vardı acaba? ama ortalıkta da kimse yoktu. Hediye paketini hızlıca açtım ve heyecanım o an en üst seviyeye çıkmıştı. Pembe tüylü ve şifreli kilit ile açılan bir Günlüktü. ilk günlüğümdü ve ne kadar çok istediğimi her zaman aileme söylüyordum. O an içimde inanılmaz bir mutluluk vardır ve tüm komşularımızı rahatsız edercesine çığlık attığımı hatırlıyorum. Annem gülerek odaya girdi. Sevgimi onunla paylaştım. Artık benden başka hiç kimse günlüğümü açamayacak ve okuyamayacaktı.
Yeni bir eve geçtiğimiz günü hatırlıyorum. Babam bize sürprizim var diyerek tüm ailemizi arabayla bahçeli bir eve götürdü ve artık burası bizim evimiz dediği anda havalara uçmuştum. Hemen odamı gösterdiler. Artık kendime ait büyük bir odam vardı. Duvarları pembe, yatağı çok büyük, dolapları, çalışma masası, balkonu, evimizin bahçesi, benim için yeni evimize gitme günü harika bir anıydı.
Geçen yaz ailece gittiğimiz tatili hatırlıyorum. Tatil alanı içinde kendimize ait bir ev, önünde havuz, büyük havuz ortasında kahvaltı ve yemek, sınırsız dondurma, sınırsız su kaydırakları, eğlence, arkadaşlar… Benim için inanılmaz bir anıydı.
O cep saatiyle zaman durmuş ve tüm güzel anılarımı dedem gibi bende tekrar yaşamıştım. Dedemin demek istediklerini o anda anladım. Mutlu anıların yaşandığı, zamanı durdurarak anıları düşünmemizi sağlayan bir cep saatiydi o. Çok ama çok özel bir cep saatiydi. Dedemin ve benim hatıralarımın hatırlanmasını sağlayan özel bir saat…