Amanda kapıdan çıkmadan evvel oturduğu sandalyeye baktı. Kendisine çok benzeyen bir gölgenin orada uyuduğunu gördü. Başta hayal gördüğünü düşündü. Fakat sandalyeye tekrar baktığında gölgenin hala orada olduğunu gördü. Evin etrafına hemen bir göz gezdirdi. Evde hiç kimse olmadığını görünce bu işte bir gariplik olduğunu anladı ve korkmaya başladı. Gölgenin yanına küçücük adımlarla ilerliyordu. Çok korkmasına rağmen merak duygusu daha ağır basmıştı. Artık korkudan elleri titriyordu. Gölgenin yanına geldiğinde çok korktuğundan dili tutulmuştu. Sandalyenin etrafında gezmeye başladı. Gölge hiç hareket etmiyordu.5 dakika boyunca Amanda gölgeyi izledi. Fakat hiçbir değişiklik görmedi. Hayır yani nefes alırken insanın göğsü hareket eder… Yok! Hareket etmiyordu bu gölge. Artık dışarı çıkmaya karar veren Amanda, gölgeyi orada bırakıp kapıya yöneldi. Evden çıkıp biraz uzaklaştıktan sonra gökyüzüne baktı ve baktığı gibi de kaldı. Gökyüzündeki kuşlar oldukları gibi havada asılı kalmışlardı. Amanda önüne baktığında insanların tam yürürken donup kaldığını gördü. Hemen büyük bir telaşla kolundaki saate baktı. Saat Amanda’nın evdeki sandalyesinden kalkmak üzere olduğu dakikada takılmıştı. Hemen yolda geçen bir adamın yanına koşup onun saatine baktı. O saat de aynı dakikayı gösteriyordu. Amanda artık çok korkmaya başlamıştı. Birkaç kişinin saatine de baktığında aynı saati gösterdiğini gördü. O an Amanda olduğu yere çöktü. Bu olanaksız bir şeydi. Ama olan olmuştu. Amanda tam sandalyeden kalkarken zaman ilerlemeyi bırakmıştı. Zamanın durması olanaksız bir şeydi. Zamanın tekrar ilerlemesini sağlaması gerekiyordu. Ama nasıl?!! Bunu düşünürken yürüyordu. Önüne bakmadığından dolayı yolda koşarken donmuş bir tane bilim insanına çarptı. Kalkmaya çalışırken bilim insanının kağıtlarının içinde zaman durmasıyla ilgili birkaç kağıt gördü. O kağıtları eline aldığı gibi incelemeye başladı. İlk kağıdın sonunda zamanı geri ilerletmek ile ilgili bilgiler buldu. Ve talimatlar! Talimatlar şunlardı:
Çin’ deki bir insanın çaldığı zaman makinemi bulmalısın. Bunun için tam 3 günün var.
Kırmızı bir düğme bulacaksın ona basmalısın
Bastıktan sonra…….
Yazılar silikleşmeye başladı. Bir sonra ki sayfaya baktığımda sayfanın yarısının yırtık olduğunu gördü. Son sayfada ise bir bilmece vardı. Bu bilmece:’ Çarşıdan aldım kapkara, evde kırmızılaştı maskara ‘ idi. Bu ne olabilirdi ? Amanda yarım saat düşündü ve sonra buldu. Cevap: KÖMÜR. Bu bilmeceyi çözdü tamam ama şimdi ne yapacaktı. Tabi ya Çin e gidip makineyi bulmalıydı. Ama nasıl! Bilmecenin altında çok küçük bir yazı vardı. Yazı : Çin’in giriş kapısı idi. Çin kendi ülkesinden çok uzaktı. Nasıl gideceğini düşünürken aklına birkaç site ötede olan Çin yazılı kapı geldi aklına. Hemen yoldan bir bisiklet alıp o kapıya doğru bisikleti sürdü. Kapıya vardığında kapıyı açıp içeri girdi ve kapının hemen yanında makineyi buldu. Söylendiği gibi kırmızı düğmeye bastı. Ve bir anda sesler yükselmeye başladı her yerde. Kapıdan makine ile geçip etrafa bakındığında herkes normale dönmüştü! Amanda koşarak bilim insanının yanına gitti ve makineyi teslim etti. Bilim adamı hem şaşırmış hem de mutlu olmuştu. Amanda’nın aklına evdeki gölge geldi. Eve koşarak gitti ve gölgenin artık orada olmadığını gördü. Amanda çok yorulmuş bir şekilde koltuğa kendini attı ve attığı gibi uyudu.