Her sabah aynı yoldan geçiyordu ama bu sabah bir şey farklıydı. Gözlerinin önünde birdenbire beliren altın rengi bir kapı, onu başka bir dünyaya davet ediyordu. Bu kapının aydınlığı Karmen’in gözlerini kamaştırmış olsa da o, gözlerini bu sıra dışı kapıdan alamıyordu. Bir süre gözlerini ovuşturduktan sonra, hala kapının gitmediğini görünce bu kapının gerçek olduğunu anladı. Bu kapıya anlamsız bakışlarla cevap veren Karmen’in kalbi göğsünden fırlayıverecek gibiydi. Uzun zamandan beri ilk kez herhangi bir duygu gösteriyordu. O anda resmen kendiyle bir münazaraya girmiş, münazaranın konusu da bu kapıya girip girmemek olmuştu. Bu kapıya güvenemese de kapının onu çağırdığını hissediyordu.
Karmen, en sonunda kapıdan içeri girip etrafına anlam vermeye çalıştı. Etrafındaki duvarlar aynı kapı gibi altın sarısıydı. Önünde kırmızı bir halı vardı ilerisindeki koridora doğru giden, bu halı sanki ileriye doğru girmesini ister gibi oraya koyulmuştu. Solunda da bir kapı vardı. Bu kapı turuncuydu ve altından aynı kapının rengi olan bir turuncu bir sis vardı. Kapının yanında ise turuncu üniformada bir kadın duruyordu. Karmen niye bu kapıyla alakalı her şeyin turuncu olduğunu sorgularken kadın konuşmaya başladı: “Biz de seni bekliyorduk Karmen.”. Karmen “Biz derken..?” dediğinde kadın susup kapıyı açtı. “İçeride her şeyi sana açıklayacağız.” deyip kapıya işaret etti kadın. Karmen de dayanamayıp içeri girince kadın da içeri girip kapıyı arkasından kapattı.
Karmen, ilk etrafına baktığında bir tren kompartımanında olduğunu fark etti. Pencereden bakıldığında sadece turuncu bir sis gözüküyordu. Ama kompartımanda yataklar yerinden alınmış, onların yerine iki tane turuncu sandalye koyulmuştu. Duvarlar da turuncuya boyanmış, kompartımanın bazı yerlerine siyah aksanlar eklenmişti. Tam o sırada karşısındaki sandalyede oturan beyaz gömlekli adam konuşmaya başladı: “Merhaba Karmen, lütfen kendimizi tanıtmamıza izin ver. Ben Ege, asistanım da Elif.”. Tam o sırada asistanı Elif, içeriye girdi ve konuşmaya başladı: “Turuncu Oda’ya hoş geldin, Karmen.”. Karmen olan her şeyi işlemeye çalışırken asistan, ustasının yanına geçti. Karmen bir süre sonra sordu: “Peki, ben niye buradayım?”. Ege konuşmaya başladı: “Çünkü, senin yaşadıkların ve ruh halin buraya gelmeni sağladı. Hayat için tekrar hevesinin geri dönmesi için var burası.”. Karmen de anlamış olduğunu göstermek için başını hafif salladı. “Ama eskisi gibi duygularının sahip olmasını istiyorsan zorlu bir denemeden geçmen lazım. Sana burada iki seçenek sunuyorum: Ya Turuncu Oda’dan çıktığında altın kapıdan çıkar burada olanları unutursun ve duygularını hep kendi içinde bastırırsın ya kırmızı halılı koridoru geçmeyi başarır ve eski yaşama sevincine kavuşursun.” diye devam etti Ege. Karmen koridorda kendisini ne beklediğini bilmediği için korkuyordu ama artık böyle yaşamaktan bıkmıştı, eğer hayattan bir zevk alamıyorsa hayatın ne anlamı vardı ki? Kararını vermişti, o koridoru geçecekti.
Turuncu Oda’dan çıktıktan sonra direkt olarak koridora doğru yöneldi. Kırmızı halıya ilk adımın attı ve yavaşça yürümeye başladı. Koridor zifiri karanlıktı, önünde karanlıktan başka bir şey yoktu. Ama sonra bir ses duymaya başladı, bu ses babasının sesiydi. Karmen dayanamayıp dizlerinin üstüne çöktü, babası 1 yıl önce öldüğünden beri her gün aynı acıyı çekiyordu. Ama onun sesini duymak Karmen’in yüreğini sızlattı. O an Turuncu Oda’da kendine verdiği söz aklına geldi. Artık o babasının ölümünden kaçmayacaktı. Kendine söz vermişti eski mutluluğuna kavuşmak için. Devam edecekti artık hayatına, yeteri kadar üzülmüştü durumuna. Bütün gücüyle ayağa kalktı ve yürümeye devam etti Karmen. Artık kendinde yeni bir özgüven bulmuştu. Tam o anda önünde bir parıltı belirdi. Bu altın kapının parıltısıydı. Bir süre daha yürüdükten sonra kapının önüne vardı. Kapıdan girmeden önce son kez Ege’yi ve asistanı Elif’i gördü. Elif hem gülüp hem el sallarken Ege sadece gülümsemeyle yetinmişti. Karmen de son kez el sallayıp kapıdan içeri girdi. Kapıdan geçtiğinde altın kapıya girmeden önceki aynı yerde olduğunu fark etti. Ama bu sefer önünde bir altın kapı değil, kalbinde yaşama sevinci vardı.