Her sabah okula gitmek için aynı yoldan geçiyordu ama bu sabah her şey farklıydı. Gözlerinin önünde birdenbire beliren parlak, altın rengi bir kapı, onu başka bir dünyaya davet ediyordu. Çocuk cesurca bir adımla kapının içinden geçti. Kapı onu o kadar hızlı içine çekti ki o göremedi bile. Hiç görmediği bir dünyaya girdi. O dünyada canlı yemekler, canlı eşyalar, canlı hayvanlar vardı. Herkes onu gördüğünde çok şaşırdı ve onunla oynamak istediler. Ama o birazcık utandı.
Yanına bir hayal kitabı geldi, kitap ona:
-“buraya nasıl geldin?” diye sordu.
O da:
-“kapıdan geçtim ve burda buldum kendimi” dedi.
Çocuk da kitaba sordu:
-“Peki sen nasıl geldin buraya ve sen nasıl konuşabiliyorsun? Sen bir kitapsın!”
Kitap şöyle dedi:
– “ben de buraya bir konuşan kekle geldim. O bana hadi şu kasenin içine girelim ve önümüze bir şey çıkacak mı bakalım dedi. Kendimizi bu dünyada bulduk. Hadi gel onun yanına gidelim seninle”
Çocuk ve kitap konuşan kekin yanına gittiler ve birlikte bir maceraya atıldılar. Maceralarına gizemli dünyalar gezisi adını verdiler. Böylece çocuğun sıradan hayatı sürprizlerle dolu yeni bir hayata dönüştü.
SON