Altın Bir Kapı

Her sabah okula gitmek için aynı yoldan geçiyordum ama bu sabah her şey farklıydı. Gözlerimin önünde birdenbire parlak, altın rengi bir kapı beni başka bir dünyaya davet ediyordu. Kapının içinden geçtim her yer altındı. Evler, market, kıyafetler hatta evlerin içi bile altın ile yapılmıştı. Oradaki tek iş altın üretmekti. Para bile altın ama tek bir şey altın değil oda ilerdeki pembe renkli kapı. Ee insan olmaz mı tabi ki de insan da var.  Onlar normal insan ve yaptıkları her şey aynı bizim yaptıklarımız gibi. Etrafı gezmeye başladım. Marketlerin en çok sattığı şey gül.  Neden mi? Çünkü söylenene göre bir gülün içinde bir anahtar varmış ve anahtarı bulan insana öbür dünyaya geçme hakkı kazandırırmış. İnsanlar bunu deli gibi alıyorlarmış. Size pembe bir kapı var dedim ya işte o kapı öbür dünyaya açılan kapı. Gezmeye devam ettim. Yolda tuhaf bir şey gördüm. Bir çeşme ve bu çeşme altın akıtıyormuş. Yanda birkaç şişe vardı ve çeşmenin üstünde “bir şişe al ve altın çeşmeden altın doldur” yazıyordu. Hemen altında da “bu altını sadece gerekli zamanlarda bir dilek için kullanabilirsin ve gerekli zamanda eline altın döküp dileğinin ne olduğunu kullanınca göreceksin” yazısı mevcuttu. Ben de bir gül almaya karar verdim. Hiç beklemediğim bir şekilde içinden anahtar çıktı. Buna çok şaşırdım. Bir anda konfetiler patladı. Beni pembe kapıya götürdüler. Kapıyı açtılar. Kapıdan girdim. Aynı şekilde her yer tek renk (pembe). Pembe neyin anlamı diye soruyorsanız bulutu ifade eder pembe rengi. Ama onlar aslında gökyüzündeki bulutları yapıyorlar. Eve dönmek istedim. Altın dolu şişeden bunu diledim . Bu bir rüyaymış gibi hatırlatacak şekilde beni eve geri döndürdü. Mutluydum.

(Visited 5 times, 1 visits today)